Mart ayından beri hayatınızda neler değişti? Değişmedi bir şey diyen de var değişti diyende… Hayatımızda belki değişen bir şey yoktur ama kalıplaşmış düşüncelerimiz belki de hiç bu kadar değişmemişti.

Hayata bakış açımız değişti, yaşamanın kıymetini öğrendik, sevginin ne kadar önemli olduğunu öğrendik daha neler neler…

Bu zorlu sürecin en büyük sıkıntısı çocukların çocukluğunu yaşayamaması. Çocukların gelişimini büyük ölçüde gerileten bir dönemdeyiz. Bütün gün dışarıya çıkamayan, okula gidemeyen çocuklarımız şu an ellerinde telefon oyuna merak salmış durumda. Sanki büyük bir hayat mücadelesindeymiş gibi sabahın erken saatlerinde kalkıp gecenin geç saatlerine kadar takur takur…

Hani denir ya gelecek gençlere emanet. İşte biz değişmedik ama geleceğimiz değişiyor. Geleceğimiz emin ellerden yola çıktı da bataklığa sürükleniyor. Anne-babalarda gayet normalmiş gibi destekleyip, arka çıkıyor çocuğa, çünkü Ahmet ya da Mehmet büyük bir yolda büyük bir mücadele veriyor ve yolu birincilikle bitiriyor. Yol dediğim oyun yolu… 7/24 gençler oyuna saplanmış kalıyor.

Geçmişte gençleri bataklığa sürükleyen sigaraydı, uyuşturucuydu ve alkoldü de şimdi ise en kötüsü en sinsisi kendini göstermeyen beyin yiyen telefon ve oyunlar…

Geçmiş olsun çocuğunuz ilerde konuşmayı unutacak. Çünkü oyunlar konuşmakla oynanmıyor. Bazılarından duyuyorum ‘ya bizim ufaklık zehir gibi daha konuşmayı bilmiyor ama telefonu eline alınca Youtube’den video açıyor, o da yetmezmiş gibi beğenmeyince değiştiriyor’.  Çocuğun zehir değil arkadaş zehir olmanın sadece kapılarını aralamış. Birkaç seneye kalmaz zehrin alası olacak. Çünkü şu an daha yeni zehirleniyor birkaç seneye kadar o zehir vücudunun her yerini kaplayacak ve sende sadece seyredeceksin.

Vel hasıl.. Yanlışı alkışlayarak bir zehir yetiştirmenin farkına varın. Çünkü ilerde o zehir şu an virüsün verdiği zararın bin katını verecek. O zamanda geleceği öldüren virüs diye ağlayacağız. Geleceği öldürmeyelim virüse zemin hazırlamayalım. Anne-babalar alın ellerinden telefonları kitap okutun, sohbet edin ama o zehirle baş başa bırakmayın!