Corona denen illet yaşamımıza girdi gireli geçmiş günlere olan özlemimiz her geçen gün artarak devam ediyor. Özellikle sosyal medya da bu özlem ile ilgili paylaşım sayısı da artarak devam ediyor.
İşte sizlere dikkat çeken bir paylaşım;
“Avlusunda su kuyusu bulunan evler vardı .
İncir
Nâr
Ayva
Erik
Dut
Kiraz
Asma Üzüm
Tavuk ve civciv olmazsa olmaz bir zenginlikti birçok evde.
Komşular ve ahbaplar vardı.
Birbirimizin ağzından yerdik ve her derdimizi bilirdik birbirimizin.
Misket
Yakar top
Ebelemece
Saklambaç
Kızlı erkekli oynanan evcilik oyunları vardı.
Kimin kapısında acıkırsak orada doyardı karnımız.
Sabah evden çıkar gece 12'de ismimiz çığlık atılınca eve döner, niye duymuyorsun diye ince bir fırça atılırdı, hepsi buydu.
Mis gibi hayattı kısacası herkes için.
Anneler hafif, çocuklar özgürdü.
Yaşıyorduk bu hayatı.
Ağaçlar meyveler birer birer azaldıkça özgürlüğümüzden de çalındı sanki.
Sahi ya.
Nereye gitti bu kocaman hayatlar.
6 inç bir ekrana sığdı hayatlarımız.
Yan yana oturduğumuz insanın gözüne bakmadan günler harcayıp oh ne güvenli bir yaşam diye yuttuk bunu.
Çocuklarımız adına ne büyük kayıp.
Nasıl bir fakirlik bu tarifi yok...”
İşte böyle dostlar, hele hele corana denen bu baş belası virüs sonrası hayatı daha başka sorguluyor, geçmişe olan özlemin değerini bir başka anlıyoruz, sanki!..
Günün Sözü:
Her sabah kırıldığımız yerden onarıp kanatlarımızı sil baştan başlıyoruz tekrar yaşamaya!