Bu Cuma günü sizlere Kur’ân-ı Kerim’in 6.suresi olan En’âm suresinin 59 ila 66 âyetlerinin mealini aktaracağım.

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

59.Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır; onları O’ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O’nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. O yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır.

60.Geceleyin sizi öldüren (öldürür gibi uyutan), gündüzün de ne işlediğinizi bilen; sonra belirlenmiş ecel tamamlansın diye gündüzün sizi dirilten (uyandıran) O’dur. Sonra dönüşünüz yine O’nadır. Sonunda O, yaptıklarınızı size haber verecektir.

61. O, kullarının üstünde yeğâne kudret ve tasarruf sahibidir. Size koruyucular gönderir. Nihayet birinize ölüm geldi mi elçilerimiz (görevli melekler) onun canını alırlar. Onlar vazifede kusur etmezler.

62. Sonra insanlar gerçek sahipleri olan Allah’a döndürülürler. Bilesiniz ki hüküm yalnız O’nundur ve O hesap görenlerin en çabuğudur.

63.De ki: Karanın ve denizin karanlıklarından (tehlikelerinden) sizi kim kurtarır ki? (O zaman) O’na gizli gizli yalvararak ‘Eğer bizi bundan kurtarırsan andolsun şükredenlerden olacağız’ diye dua edersiniz.

64.De ki: Ondan ve bütün sıkıntılardan sizi Allah kurtarır. Sonra siz yine O’na ortak koşarsınız.

65.De ki: ‘Allah’ın size üstünüzden (gökten) veya ayaklarınızın altından (yerden) bir azap göndermeğe ya da birbirinize düşürüp kiminize kiminizin hıncını tattırmaya gücü yeter.’ Bak, anlasınlar diye âyetlerimizi nasıl açıklıyoruz!

66. Kur’an hak olduğu halde kavmin onu yalanladı. De ki: Ben size vekil(kefil)değilim.

Müfessirler, 59. âyette, Göklerde ve yerde insan ilminin keşfedip insanlığın istifadesine sunamadığı nice hazineler vardır ki Allah bunları bilir, zamanı geldiğinde dilediğini insanlığın istifadesine sunar, dilediğini de kendi ilminde saklı tutar. İşte gaybın anahtarlarından maksat bunlar olmalıdır.

65. âyette önceki kavimler kendilerine gönderilen peygamberlere iman etmeyip isyan ve taşkınlıklara devam edince Allah, onların bazılarının üzerine gökten taş yağdırıp helak etti, memleketleri taş yığını haline geldi; bazılarını da şiddetli depremle helak etti, memleketlerini, viranelere çevirdi, bir kısmını da iç karışıklıklarla birbirine kırdırdı. İşte bu âyet-i kerime o olaylara işaret ederek son Peygamberin ümmetini uyarmaktadır.

66. âyettin son cümlesi ile Resululah’ın görevinin tebliğ ve ikazdan ibaret olduğu belirtilmiştir.

Peygamber efendimiz(s.a.v.) bir hadisinde buyurur: Kim sabrederse, Allah da ona dayanma gücü verir. Hiç kimseye sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir ikram verilmemiştir.

Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasanız diye size öğüt veriyor.(Nahl/90)

Ey iman edenlar! Allah’tan korkun ve doğrularla beraber olun. (Tevbe/119)

Ya Rabbi!Hastalara şifa, dertlilere deva, borçlulara eda, sıkıntıda olanlara da ferahlık ver Ya Rabbi.

Ya Rabbi! Şifa zehirdir, zehir şifadır. Şifayı zehreyleyen, zehri şifa eyleyen sensin Ya Rabbi.

Ya Rabbi! Sana açılan elleri, sana yönelen gönülleri, sana yalvaran dilleri boş çevirme Ya Rabbi.

Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânları cennet, ruhları şad olsun.

Hayırlı Cumalar diliyorum.

Selam ve dua ile...