Her pazar olduğu gibi bugün de sizlere kıssadan hisse çıkaracak bir hikâye aktaracağım.

Keyifle okumanız dileğiyle.

Bir çiftçi fırtınası bol olan bir tepede bir çiftlik satın alır. Yerleştikten sonra ilk işi bir yardımcı aramak oldu ama ne yakındaki köylerden ne de uzaktakilerden kimse onun çiftliğinde çalışmak istemiyordu. Müracaatçıların hepsi çiftliğin yerini görünce çalışmaktan vazgeçiyor; burası fırtınalıdır, siz de vazgeçseniz iyi olur diyorlardı.

Nihayet çelimsiz, orta yaşı geçkince bir adam işi kabul etti. Adamın haline bakıp ‘çiftlik işlerinden anlar mısın?’ diye sormadan edemedi çiftlik sahibi. ‘Sayılır’ dedi adam, ‘fırtına çıktığında uyuyabilirim…’ Bu ilgisiz sözü biraz düşündü, sonra boş verip çaresiz adamı işe aldı. Haftalar geçtikçe adamın çiftlik işlerini düzenli olarak yürüttüğünü de görünce içi rahatladı.

Ta ki o fırtınaya kadar: Gece yarısı, fırtınanın o müthiş uğultusuyla uyandı. Öyle ki, bina çatırdıyordu. Yatağından fırladı, adamın odasına koştu:

Kalk, kalk! Fırtına çıktı. Her şeyi uçurmadan yapabileceklerimizi yapalım.’

Adam yatağından bile doğrulmadan mırıldandı: ‘Boş verin efendim, gidin yatın. İşe girerken ben size fırtına çıktığında uyuyabilirim demiştim ya.’

Çiftçi adamın rahatlığına çıldırmıştı.

Ertesi sabah ilk işi onu kovmak olacaktı ama şimdi fırtınaya bir çare bulmak gerekiyordu. Dışarı çıktı, saman balyalarına koştu: Aaa! Saman balyaları çok güzel bir şekilde birleştirilmiş, üzeri muşamba ile örtülmüş, sıkıca bağlanmıştı.

Ahıra koştu. İneklerin tamamı bahçeden ahıra sokulmuş, ahırın kapısı desteklenmişti. Tekrar evine yöneldi; evin kepenklerinin tamamı kapatılmıştı. Çiftçi rahatlamış bir halde odasına döndü, yatağına yattı. Çünkü işe aldığı adam her türlü tedbirini almıştı. Yapması gerekenleri yapmıştı.

Fırtına uğuldamaya devam ediyordu. Gülümsedi ve gözlerini kapatırken mırıldandı: ‘Fırtına çıktığında uyuyabilirim.’

İşe göre adam mı, adama göre mi iş mi?

Her daim önemlidir.

İşi ehline verdiğinizde sizi tehlikeli fırtınalardan korur. İşi ehline vermediğinizde fırtına yoksa bile her şeyiniz uçup gidebilir.

İşin ehli olmayanlar aynı zamanda sizi iflasa doğru sürekler ve sizi suçlu ilan ederek kötülerler.

İster kamu ister özel kurumlar işi ehline verirse doğru sonuç alabilirler. Aksi takdirde sonuç karanlık ve bataklık olur.

İşin ehli gerekli bilgi ve plana göre iş yapacaktır. Gerekli tedbirleri alarak başarılı olacaktır.

İster fırtına çıksın, ister yağmur yağsın ister kar yağsın önceden gerekli tedbirleri alırsan rahat uyuyabilirsin.

Aksi takdirde uyku haram olur.

Gerekli denetimleri zamanında yapmak da senin asli görevin…

Herkes kendine düşeni ve yakışanı yaparsa herkes rahat uyuyabilir.

Aksi takdirde sonu felaketle sonuçlanabilir.

Suçu başkalarında değil kendimizde aramalıyız.

Bu bireyler içinde kurumlar içinde geçerlidir.

Bizim vazifemiz önceden gerekli tedbirleri almak ve tedbirden sonra tevekkül etmektir.

En tehlikeli insanlar; büyük makamlara gelmiş küçük insanlardır.

Kaptanı usta olmayan gemiye, her rüzgâr kötüdür.’