Bugünlerde özel okulların etkin tanıtım ve sunumlarını okuyoruz ve takip ediyoruz. Hepsi de fen, deneysel, bilimsel, farkındalık yaratan, kodlayan sistem vurgusu yaparak halkın huzuruna çıkıyor ve eğitime uygun sınıf öğrenci sayıları da bunun cabası olunca yoğun talep görüyor.

Artık özel okullara her başvuran giremiyor ve özel yetenek ile belirli bir zeka düzeyi de aranıyor. Bunun sonucunda daha önce ‘müşteri bulma’ çabaları yerini uzun vade adına ‘imaj güçlendirme’ çalışmalarına bıraktı.

Bu, bir dönem cemaate teslim edilen eğitimin sonunda ülkeye ve ailelere neler kaybettirdiğinin 15 Temmuz’da tescil edilmesi sonucunda artık kimsenin devlet okullarını çocuklarının geleceği adına referans olarak görmediğinin net sonucu değil midir?

14 yıllık güçlü iktidarın icraat olarak en zayıf karnesi de bu değil midir? Her sene ayrı bir müfredat programının uygulanması bilime inanmamaktır. Eğitim ekildiği zaman onun hasadı 20 yıl sonra olduğu için geleceğimize kötülük yapmayalım.

Hangi partiye oy verirse versin, çocuklarına okul seçerken büyük çoğunluğun birleştiği tek nokta eğitim kurumu seçimidir.

Hal böyle iken ülkenin geleceğinin yol haritası olan eğitim sistemi, yaz boz tahtası anlayışı terk edilerek, evrensel ölçülere milli ve manevi değerlerimizin ustaca nakşedilmesi ile gerçekleştirebilir.

Okulların adı ne olursa olsun ama eğitimin çağdaş uygarlık yolunda tek bir yol haritası olması şarttır.

Yakın bir gelecekte okul seçimlerindeki bu anlayışın toplumda derin kırıklara yol açacağı ihtimalinin farkında mısınız?