Bu Covid belası çıkıp ortalığı kasıp kavurmaya başladığından beri dışarı çıkamaz olduk.

Birde buna emekli olmanın huzuru ve rahatı eklenince adeta ev kuşuna döndük. Hal böyle olunca günün büyük bölümü telefonun internetini açıp genelde sosyal medyayı sörf etmekle geçiyor.

Bazen öyle ilginç ve doğru tespitlerle karşılaşıyorum ki, işte sizlere en güzel örneklerden bir tanesi;

“Eskiden pazardan birer, ikişer kilo bir şeyler alınır, anneler onu bir hafta yetirirdi. Böylece fazla tüketim ve obeziteyi de önlemiş olurdu. Eskiden pirinç pilavı ayda, bayramda, misafir gelince yapılırdı. Tatlı hazır alınmazdı, anneler yapardı. Şeker çabuk bitmesin diye az şeker koyardı. Unu fazla elemezlerdi, hamur çok olsun diye. O anneler bunu yaparlarken idare edelim demişlerdi. Ama o nesli diyabetten korumuşlardı. Turşuyu, reçeli evde hazırladıkları için katkı maddeli hiç bir şey eve girmezdi. Eskimeden ayakkabı ve kıyafet alınmazdı. Banyoda duran kalıp sabun bütün aileyi temizler, rengarenk jel ve şampuanlar gibi kaşıntı yapmazdı. O anneler, çocuklar azla yetinir, vara, yoğa, babalara trip atmazlardı. Babalar dik durur, yuvasının rızkı için dişinin, tırnağının gücüyle, yorulmak nedir bilmeden var güçleriyle çalışırlardı. Eşler arasında hürmet ve sadakat vardı. Onun için uzun uzun evli kalabilirler…”

Çok şey kaybettik toplum olarak, çok şey. Yeniden başarabilir miyiz? Bilmiyorum.

Keşke, yeniden fabrika ayarlarımıza dönsek, dönebilsek!

Günün Sözü :

"Hayatınızın kalitesini; Hayatınızda ki İNSANLARIN kalitesi belirler!"