Bir dönem sınıf öğretmenliği için 2 yıl okumak yeterliydi... 
Sonra anlaşıldı bu kadar zamanın öğretmen olmaya yetmediği ve 90'lı yıllarda eğitim fakülteleri 4 yıla çıkarıldı. 
İyi de oldu. 
Geleceği yetiştirecek bir insanın eğitim donanımı çağın şartlarında olmalı... 
Bunun için de 2 yıl o kadar da yeterli değildi...
Gerçi kendini yetiştirmek ve idealler taşıyan bir karakter için bazen sürenin de önemi yoktur... 
Ama o karaktere sahip insanlarımızın sayısı artık çok az... 
 
***
 
Eğitim öğretim kadar sağlık personelinin de bayağı bir donanımlı olması gerekiyor. Hadi doktorlarımız maşallah oldukça dirsek çürütüyor bu konuda... 
Ama geri kalan personel için acaba gerçekten eğitimli ve donanımlı diyebilir miyiz?.. 
Burada kimseyi zan altında bırakmak gibi bir derdim yok... 
Ama şu da bilinmeli ki bazen görünen köy de kılavuz istemiyor.
Hep merak etmişimdir, hastanede veya diğer devlet dairelerinde iş bulduktan sonra neden memurlarımız 'Ali kıran baş kesen' olurlar, anlamak mümkün değil...
Yine söylüyorum derdim asla bireysel bir olayın analizini yapmak değil...
Sağlık ocaklarında hastanelerde diğer devlet dairelerinde yaşanan ve pek çok vatandaşımızın şahit olduğu olaylar bunlar...
Şimdi bakın Şehir Hastanemiz açılacak yakında...
Allah sebep olanlardan razı olsun...
Şifa arayan on binlerce insanımız buralarda tedavi görecek...
Biliyoruz ki buralarda çalışmak için pek çok insanımız iş başvurusu yapacak...
Belki de kadroların çoğu oluşturuldu...
Bakın burada işe girebilmek için pek çok fedakarlık yapan veya bundan sonra yapma durumunda olan vatandaşlar işe girdikten sonra başka bir kimliğe bürünecekler...
Örnek mi mesela, hastalara karşı öylesine tutarsız davranışlar içine girecekler ki, daha bir kaç gün önce “Ah bir işim olsa da şu insanlara, vatana, millete faydam olsa ben de çorbamı kaynatsam" diyen sanki o değil uzaydan gelme birileriydi.
Yani dostlar unutmayacaksınız geldiğiniz yeri...
Gideceğiniz yeri zaten unutmayın...
İşte geldiği yerle gideceği yeri unutmayan insan 
abuk subuk 
"Büyük dağları Allah, küçük dağları ben yarattım" kibrine kapılmaz...
İşine siyaset sokmaz, 
milliyetçilik diyoruz hani...
Tabii ki milliyetçiliğin en önemli unsurları 'vatanı, milleti, dinini, bayrağını' sevmektir.
Ama bu temel direkler arasına 'işini en işi yapmaya çalışan'ı eklemezsek milliyetçilik topal ördek kalır. 
O devlet dairelerine, bürokrasi yaylalarına unutmayın ki bir gün sizin işiniz düşecek...
O zaman size nasıl davranılmasını istiyorsanız, siz de karşınızdakine öyle davranın...
Empati meselesi..