Dosdoğru olmak; İslam ahlakı, edebi ve terbiyesiyle kuşanmak ve insanlarla münasebetinde bunu esas almaktır. Dosdoğru olmak; İslam'ı kendi davası, Müslümanları da kendi kardeşi bilip, kardeşleriyle birlikte İslam davasına sahip çıkmaktır.

Yüce Rabbimiz: “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görür.” (Hûd, 11/112) buyurarak doğruluğun ne kadar önemli olduğuna dikkatlerimizi çekmektedir.

İSLAMIN ESASI

Söz konusu ayet metninde geçen istikamet kavramı Kur’an’da “bütüncü, devamlı ve tutarlı dindarlık, dinî hayat” mânasını ifade etmektedir. Âyette İslâm’ın esasını teşkil eden iki ilke yer almaktadır: Emrolunduğu gibi dosdoğru yaşamak ve haddi aşmamak, yani Allah’ın belirlediği sınırların dışına çıkmamak.. Rivayete göre Rasâlullah kendisine uygulanması bundan daha zor gelen bir âyet inmediğine işaret etmek üzere, “Hûd sûresi ve kardeşleri beni ihtiyarlattı” buyurmuştur. Sûrenin nesinin kendisini ihtiyarlattığı sorulduğunda, “Sana emredildiği gibi dosdoğru ol!” meâlindeki âyetin kendisini ihtiyarlattığını söylemiştir.

İslam dininin özünü oluşturan doğruluk; insanın içi ile dışının, özü ile sözünün bir olması, söyledikleriyle yaptıklarının birbirine uyması demektir. Bunun zıddı ise yalancılıktır. Yalancılık ise dinimizde yasaklanmış, İslam ahlakı ile bağdaşmayan çok çirkin bir davranıştır.

Peygamberimiz kendisi doğruluktan ayrılmadığı gibi kendisinden nasihat isteyen ashabına da bu konuda tavsiyelerde bulunmuştur.

PEYGAMBERİN TERBİYESİYLE

Bu konuya ışık tutan bir rivayet şöyledir: Peygamberimize (sav); “Ey Allah’ın Resûlü, İslamiyet hakkında bana öyle bir öğüt ver ki, sizden sonra artık kimseden bir şey sormaya ihtiyacım kalmasın,” dedim. Bunun üzerine Peygamberimiz(sav); “Allah’a inandım, de, sonra da dosdoğru ol” buyurdu. (Müslim, “İman”, 13)

Hz. Peygamberin terbiyesinden geçmiş olan ashabı asla doğruluktan ayrılmazlar şayet onlardan biri doğruluktan ayrılacak olursa bu kimse kendini düzeltinceye kadar toplantılarında yer vermezler ve onlara iltifat etmezlerdi. Şöyle bir düşünelim; acaba çevremizde kaç kişi konuştuğumuzda, ticari ilişkilerimizde ve söz verdiğimizde sözümüzü tutacağımız konusunda bize tam olarak güvenmektedir. Yahut biz karşımızdaki insanlara bu konularda ne kadar güvenmekteyiz? Eğer bu gün kimse kimseye güvenmiyor diyorsak işte bunun sebebi Rabbimizin “dosdoğru ol” emrini hakkıyla yerine getirmeyişimizdendir. Yalandan uzak durmak ve doğruluk üzere bulunmak, hepimizin en başta gelen dinî ve ahlaki görevlerimizdendir.

Uludağ’da yeni yıl buruk kutlandı Uludağ’da yeni yıl buruk kutlandı

DÜRÜST OLMAK ÖNEMLİ

Doğruluk şeref, izzet, yücelik; yalancılık ise zillettir. Yapmayacağımız şeyleri söylememizin doğru olmayıp büyük günah olduğunu (Saff, 61/1-2) belirten Allah (cc), sosyal ilişkilerin sağlıklı bir zeminde devam edebilmesi için doğruluk ilkesine vurgu yaparak şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin ki Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın.

Hepimiz hayatımızı doğruluktan ayrılmadan devam ettirelim, önce aile fertlerimiz olmak üzere diğer Müslüman kardeşlerimizin de doğru ve dürüst olmaları için dinî sorumluluklarımızı yerine getirmeye gayret gösterelim.

Yusuf Tuna/ Orhangazi Müftüsü

EN GÜZEL İSİMLER: es-SEMΑ

Sözlükte “işitmek, duymak, bir dileği kabul etmek, anlamak; duyurmak” mânalarına gelmektedir. Sem‘ kökünden türeyen semî‘ “işiten” demektir. es-Semi‘ esması, her şeyi işiten, her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olan anlamlarına gelmektedir. Gizli veya açık, sesli veya sessiz, tüm yalvarışları ve yakarışları tek işiten Allah’tır. Her sesi ve her hareketi bilen yalnızca Yüce Allah’tır. Yarattığı kullarına işitme özelliği veren fakat her şeyi yalnızca kendisi duyan Allah’tır. Allah kendisine yapılan tüm duaları duyandır.

ŞEHİR VE İNSAN

Setbaşı Köprüsü’nün hemen alt tarafında ahenkli yapıları ve çarşılı köprüsüyle selamlar dünyayı: Irgandı… Yerli-yabancı turistler ziyaret eder bu güzel mekânı. Şehir tüm ihtişamıyla ezgisini söylerken, Irgandı buram buram Bursa’da tarih kokar. Buhurdanlıktan gelen tütsülerin rayihası dünyayı sarar… Geleneksel Sanatların icra edildiği yirmi şirin dükkânla insan tarih yolculuğuna çıkar. Kimi sanatkâr, ebru yapar; kimisi de hat ve tezhib çalışır. Kaşıktan yapılan adamlar, görenleri şaşırtır! Ney sesi huzur verir bu şehre.Semâya yükselen ezanları dinlerken bu güzel köprüde, bir an bu zamandan başka bir zamana geçersin sanki…

Evliyâ Çelebi de anlatır burayı, Kâtip Çelebi de… Seni de dinlerler… Ey dünyanın en eski çarşılı köprüsü Irgandı: Selam Sana… Sarı, şirin, iki katlı yapılarınla hep Sen yaşa. Bir mantı, bir çay, bir türküyle Sen hep kültürümüzde yaşa… Yıldırım’la Osmangazi’yi buluşturduğun yerde, nice sanatkârları buluştur… Rahatlatan atmosferinle dünyamızı kavuştur. Kadim kültürümüzün harika aynası… Dünya’nın en eski çarşılı köprüsü: Irgandı, Irgandı… (Ayşe Serra Kara / Yıldırım Müftülüğü)

NE OKUYALIM?

Zehra’nın Hadis Günlüğü

Zehra, hadislerin yer aldığı bir günlük tutmaya karar veriyor. Peygamberimizin sözleri olan hadisler, insanlara ne demek istiyor? Zehra, Peygamberimizin mesajlarını kimlere ulaştıracak? Zehra günlüğünde neler anlatıyor? Bunları öğrenmek için Zehra’nın mor kanaryalı günlüğüne kulak verelim. Fatma Çağdaş Börekçi tarafından yazılan ve Diyanet İşleri Başkanlığı yayınlarından 7-15 yaş çocuklarımız için çıkan bu eser 112 sayfadan oluşmaktadır.

MESNEVİDEN HİKAYELER

Kum saati ve deve

Çöllerde avare dolaşan bir filozof, devesi ile yolculuk yapan bir köylüye rastladı. Nereden gelip nereye gittiğini öğrendikten sonra, devenin iki yanına sarkmış çuvallarda neler olduğunu sordu.

Köylü:

-Onların birine buğday,diğerine kum doldurdum...diye cevap verdi.

Filozof:

- Buğdayı anladım ama, kumu niçin doldurdun? diye sorunca Köylü:

-İkinci çuval boş kalsaydı denge bozulurdu! dedi. Filozof gülmeye başladı:

- Denge sağlamak için buğdayın yarısını bir çuvala,diğer yarısını da öbürüne doldursaydın herhalde daha akıllıca davranmış,zavallı devenin yükünü de azaltmış olurdun dedi.

Köylü şaşırmış, bu bilge adama hayranlıkla bakmaya başlamıştı.

- Sen, dedi, padişah yahut vezir olmalısın! Bu kadar akılancak onlarda bulunabilir.

- Hayır dedi filozof, ben ne padişahım, ne de vezir.

- Öyleyse dükkan sahibi zengin birisin...

- Ne gezer, cebinde mangırı bile olmayan bir adamım ben! Bunca bilgi ve hikmetin karşılığı olarak elimdeki şu deynek ve hırpani kıyafetlerimle gezip duruyorum çöllerde...

Köylü bu cevap karşısında hiç memnun olmamıştı:

-Çekil git yanımdan! diye bağırdı. Senin bilgi ve hikmet dediğin şeyin bir faydası bulunsaydı,önce sana yarardı.

Torbamın birinde kum, diğerinde buğday olması, senin içi boş bilgi ve felsefenden çok daha iyidir!.

BİR SORU BİR CEVAP

Âdetli kadın kabir ziyareti yapabilir mi?

Kadınların ay hâli dönemlerinde —temizleninceye kadar— cinsî ilişkidebulunmaları Kur’an-ı Kerim’le (Bakara, 2/222); namaz, oruç ve Kâbe’yi tavafda sünnet ile yasaklanmıştır (Tirmizi, Savm, 68; Hac, 100). Kadınların âdetliiken kabir ziyareti yapmalarını yasaklayan bir âyet veya hadis yoktur.

Bu sebeple kadınların bu halde iken kabir ziyareti yapmaları ve duaniyetiyle ezberden dua ayetlerini okumaları caizdir.

29 NİSAN 2021 PERŞEMBE

17 RAMAZAN 1442

Bursa Namaz Vakitleri

İmsak 04:23

Güneş 05:59

Öğle 13:06

İkindi 16:55

Akşam 20:03

Yatsı 21:32

Bir Ayet

Sen Allah ile beraber başka bir ilaha ibadet etme. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. Onun zatından başka her şey yok olacaktır. Hüküm yalnızca O'nundur ve kesinlikle O'na döndürüleceksiniz. ﴾Kasas, 28/88﴿

Bir Hadis

Mümin taze ekin gibidir. Olgunlaşıncaya kadar rüzgâr onu eğip büker; bazen yere yatırır, bazen de doğrultur (ama o kırılmaz)..." (Müslim, Sıfâtü"l-münâfikîn, 59)

Bir Dua

Ey gökleri ve yeri yaratan! Dünyada ve ahirette sen benim velimsin. Benim canımı Müslüman olarak al ve beni Salihler arasına kat." (Yûsuf, 12/101)