TSE'nin eski başkanı (EFSANE BAŞKAN) Mehmet Yılmaz ARIYÖRÜK'e sordum;

"Sizin başkanlık yaptığınız dönemde, TSE yurt dışında çok aktif faaliyetler yürüttü. Neyi hedeflemiştiniz, amacınız neydi?"

Cevap:

"Uluslararası standartların çok önemli bir fonksiyonu var. Uluslararası standartları hazırlayan kişi veya kuruluşlar, kendi teknolojilerini başka ülkelere empoze ederler. Kuralı onlar belirlerler. Bu kurallara uyamayan, bu kuralları uygulayamayanlar yaya kalır.

Bunlar ne yapıyorlar, kendi sanayilerinin teknolojilerini başka ülkelerin sanayilerine empoze ediyorlar. Bu durumda ya senin sermayen yetmiyor, ya bilgin yetmiyor, yahut da makineyi veya malzemeyi tedarik edemiyorsun.

Ve böylece istismar ediliyorsun, sömürülüyorsun.

Sömüren kim?

O standartları hazırlayanlar.

Onun için bizim ısrarla üzerinde durduğumuz şey şu, teknik komite raportörlüklerini alalım, alamadığımız teknik komite raportörlüklerinde temsilcimiz olsun. Temsilciliğimiz olmasa da mutlaka mütalaa bildirelim.

Benim zamanımda, verilen tüm mütalaaları kontrol ederdim. Hatta zamanından önce mütalaa verilmesini sağlardım.

Benim dönemimde, ISO, IEC, CEN, CENELEC'e gönderilen tasarılara en seri ve detaylı bilgiyi veren TSE idi. Bu konuda teknik komiteler bize sürekli teşekkür ediyorlardı."

("Milli Kalite Hareketi" adlı kitaptan - Karamanoğlu)

Bugün durum nedir?

Teknik Komitelere katılım sayımız ne aşamada!

Yoksa, sömürülüyor muyuz?

***

KALİTE

Farklı bir yaklaşımla, Hadis ışığında kalitenin tanımını yapmaya çalışalım.

Diyor ki Peygamber Efendimiz (S.A.V.)

"Ne mutlu o insana ki, yaptığı işi en iyi yapar."

"Kazançların en hayırlısı, işi güzel yapmak, hile karıştırmamak, sanatın hakkını vermek şartıyla çalışan kimsenin kazancıdır."

Kalite neymiş?

KALİTE; İşi en iyi yapmaktır.

KALİTE; İşi güzel yapmaktır.

KALİTE; İşi ehline vermektir.

KALİTE; İşe hile bulaştırmamaktır.

KALİTE; Ahlaklı olmaktır.

***

SESSİZLİK LÜTFEN!

Biraz sussak mı?

Bir süre konuşmasak!

Her şeyi bilmesek!

"Bilmiyorum" diyebilsek!

Az biraz sabretsek!

Her olaya siyasi yönden bakmasak!

Birbirimizin ayağına basmasak!

 

Ayrıştırmasak!

Karıştırmasak!

Birbirimizi hoş görsek!

Şu zor günlerde, eleştiriyi bir süre unutsak!

Dilimizi tutsak!

Gözümüzü sakınsak!

Gönül kırmasak!

Gönlümüzü açsak!

Alınan tedbirlere uysak!

Sadece güzel şeyleri duysak!

Yani demem o ki;

BİR SÜRE SUSSAK!

Sonra konuşsak!

Nasıl olur?

***

DEVLETE ARZIMDIR

Zor günlerden geçtiğimiz bugünlerde...

Mücbir bir sebep dışında, sırf keyif için sokağa çıkanları,

Saçma sapan sebep dolayısıyla sokaklarda dolaşanları,

Sosyal mesafeyi korumayanları,

YAKALADIĞIN YERDE TUTUKLA!

Şehir stadyumlarında 14 gün KARANTİNA altına al!

Sonra...

Bunları zeka testinden geçir!

Zeka seviyesi düşük olanları başka bir yerde İZOLE et!

 

GÖR BAK!

Türkiye genelinde on kişiye bu muameleyi yap, bunları da alemi cihana reklam et, o zaman gör bak!

Mücbir bir gerekçesi olmayan ve izinsiz bir şekilde sokaklarda dolaşan kimse kalmayacaktır!

Çünkü; hiçbir kimse APTALLIĞININ ortaya çıkmasını arzu etmez!

Ağır mı oldu?

Yeter da, bunalduuuuuk!

Çatladuuuuuk...