Üç günlük Ramazan Bayramı tatili kimilerine dokuz gün olunca sevinenler de sevinmeyenler de oldu. Tabii herkes dokuz gün tatil yapmadı. 
Hiç tatil ve bayram yapmayanlar oldu. 
Biz gazete çalışanları olarak çok şükür iki gün bayram yaptık.
Eskiden bayramlarda ve tatillerde çoğunluk büyükşehirlere akın ediyordu. Artık birçok insan büyükşehirlerden kaçıyor. Daha sakin ve huzurlu yerlere sığınıyorlar.
Bayram ve tatil için gidenlerin bir kısmı dönüşe geçtiler.
Bir kısmı da hafta sonunu da değerlendirerek kürkçü dükkanına dönecekler.
Dün itibariyle bayram tatilinde yaşanan trafik kazalarında onlarca insanımız hayatını yitirdi yine. Yüzlerce insan da yaralandı. Birçok ocak söndü. 
Sizler de televizyonlarda izlediniz. Gazetelerde okudunuz.
Bayram dönüşü dolayısıyla malumunuz yollar yoğun.
Sizin ya da karşı tarafın en ufak ihmali canınıza veya malınıza mal olabilir.
Herkesin daha çok dikkatli olması gerekiyor.
Gidişiniz gibi dönüşünüz de bayram olsun.
Bunun reçetesi de kurallara sımsıkı uymaktır.
Geç olsun ama dönüşünüz güç olmasın.
Biz kendimize düşeni ve yakışanı yapalım. Gerekli tedbirlerimizi alalım ve kurallara uyalım.
Gerisi 'takdiri ilahi' artık…
Hayırlısıyla herkes evine ve işine dönsün.
Tekrar ve güç mücadelesi vereceğiz.
Yılsonu, yılbaşı, yerel seçim, mübarek ramazan ayı, bayramdı, seyrandı, harmandı derken yılın ortasına geldik.
Hayırlısıyla 11-14 Ağustos’ta da Kurban Bayramı var. 
Hacca gidecek olanlar, gelecek olanlar, kurban satacak olanlar, kurban alıp kesecek olanlar, çocuklara bayram kıyafeti satacak ve alacak olanlar derken eylül ayı da gelmiş olacak.
Tabii bir de okulların tatili, yaz tatili, yıllık izinler derken kış tatiline hazırlıklar başlayacak.
Dini ve milli bayramlar her daim bizler için önemlidir.
Bunları elimizden geldiği kadar layıkıyla yapmaya çalışıyoruz.
Bayramlar gelir geçer, bazen de delip geçer.
Bir taraftan da ekonomi durumumuz da ortada…
Ülke olarak birçok yer altı ve yerüstü zenginliklere sahibiz. Güvene, samimiyete, iletişime, adalete ve bilinçli çalışmaya ihtiyacımız var.
Çalışanla çalışmayanı ayırt etmeliyiz. Çalışıyor gibi gözükenleri de gözden çıkarmalıyız.
Çırak, kalfa ve ustalık sistemini tekrar hayata geçirmeliyiz.
Makam ve hırs uğruna koltuğa yapışanlara koltukları ile birlikte sahraya tek yönlü bilet almalıyız.
Siyasilerin ana gündemi artık ekonomi olmalı.
Ekonominin daha iyi olması için iyi bir eğitim olmalı.
Eğitim, tarım, turizm ve sanayi hamlesi için seferberlik ilan etmeliyiz.
Bunları yapmalıyız ki işsizlik ve yoksulluk yok olsun.
Güçlü bir eğitimle bilinçli üretim yapmalıyız.
Akıllı teknoloji ile her alanda daha verimli üretim yapmalıyız.
Çünkü rekabet ve maliyetler için teknoloji tercih değil zorunluluktur.
Tarıma gereken önemi vereceğiz ki sağlıklı beslenelim. 
Ulusal ekonominin temeli tarımdır. Tarımı güçlü olanlar gücü elinde tutanlardır.
Tarım ve tekstil hiçbir zaman bitmez. Her daim değerli ve gereklidir.
Turizmi her ilimize yayacağız ki gerekli turist sayısına ulaşalım ve arzu ettiğimiz dövizleri kazanalım.
Sanayi ve yatırımı cazip hale getireceğiz ki istihdam kapıları açılsın ve işsizlik sona ersin.
İşsizlik sona ererse birçok sorun da otomatik olarak ortadan kalkmış olacak.
Güçlü ekonomi demek de daha güçlü, daha bağımsız Türkiye demektir.