Doğu Akdeniz’in şu an için olmasa da gelecekte enerji fiyatlarının yükseleceği zamanlarda enerji rezervlerinin değerini kat be kat artacağına kesin gözüyle bakılmasına rağmen yine de Türkiye’nin Ege'nin olduğu kadar Doğu Akdeniz’'in de vazgeçilmez egemen devleti olmasına rağmen dışlanması, koskoca Anadolu yarımadasında 533 kilometrelik kıyısıyla en uzun sahil şeridine sahip olmasına rağmen dışarıda tutulmaya çalışılması kabul edilemez.

Dolayısıyla deniz hukukunda ana kıtanın adalara ve denize hakimiyeti prensibinden yararlanabilecek avantajlı bir ülkedir. İlan edilen NAVTEX Türkiye ile Libya arasında imzalanan deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasından bağımsız değil. Birleşmiş Milletlere bildirilen bir anlaşma olmasına rağmen Yunanistan anlaşmayı kabul etmeyerek gerginlik yaratmaya çalışıyor. Türkiye haklarından kesinlikle vazgeçmeyecektir. Diplomasi ile sorunu çözmek isteyen Türkiye, Yunanistan'a Merkel’in de ricasıyla bir şans verdi. Yunanistan ise tam tersine fırsatçılık yaparak, Mısır ile kıta sahanlığı münhasır ekonomik bölge sınırlandırma anlaşması imzaladı.

Ve gelinen son noktada Antalya açıklarında kendi kıta sahanlığımızda yapmış olduğumuz araştırmalar bile başta Yunanistan ve Fransa olmak üzere birçok ülkenin dikkatini çekmiş durumda. En son Yunan fırkateyninin resmen sabotesiyle Kemal Reis’ten aldığı darbe neticesinde limana çekilmesi de birçok resmi haber ajanslarında son dakika haberi olarak geçildi.

Ege Adalarının birçoğunun İtalya tarafından Yunanistan’a hediye edilmesi neticesinde kendisini Ege’nin sahibi sanan, doğu Akdeniz’de ana karası olmamasına rağmen uzun elini Doğu Akdeniz’e uzatan Yunanistan’a mutlaka gerekli ders verilmeli.

Bizler için olmasa da çocuklarımız için, torunlarımız için verilmeli. Mavi Vatan sonucu ne olursa olsun korunmalı, yoksa gelecek nesillere hesabı verilemez. Ayasofya’nın tekrar ibadete açılması buna güzel bir örnek aslında.