Bir türkü sözü değildir sadece 'Çanakkale içinde Vurdular Beni'... Her Türk vatandaşın gidip görmesi, havasını soluması gereken özgürlüğünün bedelinin nasıl kazanıldığını hissetmesi gereken bir toprak parçasının nişanesidir...

Çanakkale ziyaretimle ilgili bu yazıma başlamadan önce inşallah en kısa sürede coronavirüs illetinden kurtulup ülkemizde ve dünyada yeniden hayat normale döner temennilerimi iletiyor ve bu toprakların her Türk vatandaşının ziyaret etmesi gereken bir yer olduğunu hatırlatmak istiyorum.

Çanakkale, Asya ile Avrupa kıtaları arasında bir köprü konumunda, insanlığın yerleşik hayata geçtiği dönemden, tarihi çağların başlangıcına kadar, önemli kültürlere ev sahipliği yapmıştır. 18 Mart 1915 tarihinde ise itilaf devletleri bozguna uğratılarak ‘Çanakkale geçilmez’ dedirten atalarımızdan bizlere kalan mirastır.

Çanakkale’de yatan yüz binlerce şehidimizi yad ederken, şehitlerimize olan şükran borcumuzu vatanımıza, bayrağımıza ve milletimizi zafere taşıyan hasletlere her zaman sahip çıkmalıyız.

Çanakkle adı Anadolu yakasındaki Çanak Kalesinden gelmektedir.

Çanakkale boğazında Türk hakimiyeti Osmanlılar zamanında olmuştur. 1345’te Karesi Beyliği topraklarının büyük bölümünü Osmanlılar kendi topraklarına kattılarsa da Çanakkale Boğazı üzerindeki hakimiyeti 1354 yılında Süleyman Paşanın Gelibolu Kalesi’ni fethi ile gerçekleşmiştir. Ardından da 1356’da Tekirdağ’a kadar Rumeli kıyıları fethedilmiştir. I.Murad döneminde Anadolu kıyılarının tamamı Osmanlı hakimiyetine geçmiş, fakat Boğaz’ın tamamen kontrolü Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethinden sonra, Boğaz’ın en dar yerine 1462’de inşa ettirdiği kalelerden sonra gerçekleşmiştir.

Kilitbahir Kalesi:1462 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan Kilitbahir Kalesi, Osmanlı Kale mimarisinin en önemli eserleri arasındadır. Deniz Kilidi anlamına gelen Kilitbahir, Çanakkale Boğazı’nın kontrolünü sağlamak için yapılmıştır. Yonca planlı Kale, üç avlu ve bir iç kaleden oluşur. Yedi kattan oluşan iç kalenin her katında hücreler yer almaktadır.

---

Atatürk Anıtı: Çanakkale’ye gidip te Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1937 yılında yapılan Cumhuriyet Meydanı'ndaki Atatürk anıtını ziyaret etmeden ve heykelin arka tarafında yazılı olan Gençliğe Hitabeyi okumadan ziyaret eksik olurdu.

---

Çanakkale Deniz Müzesi:1915 Deniz ve Kara Savaşları'nın anlatımına yönelik çalışmalar sonucunda 18 Mart 1915 Deniz Zaferinin 67. yıl kutlama programı kapsamında kurulmuş. Çimenlik Kalesi'nde mevcut top koleksiyonuna ilave olarak, gönüllülerden oluşturulan bir ekip tarafından savaş alanlarında yüzey taraması yapılmış; komutanlık arşivleri ve envanterleri taranmış, özel kişi ve kuruluşlardan bağışlanan malzemelerin bir araya getirilmesiyle içerdiği koleksiyon çeşitliliği açısından dünyanın sayılı müzelerinden birisidir.

--

Nusret Mayın Gemisi: Maalesef geminin kapısına kadar gidip içini gezemedim. Orada bulunan görevliler, Basın kartımızın burada geçmediğini ve bu kartla giriş yapılamıyacağını söyledi ve beni geri çevirdiler. Dünyanın bir çok yerinde bir çok müzeye ‘Basın Kartı’ ile giriş yapabilirken kendi ülkemde haber amaçlı bir gezide gerçek adı Nusrat olan ama vakitle ‘Nusret’ olarak kullanılan gemi, Çanakkale harbin gidişatında büyük bir başarı göstermemiş olan müzeyi gezmemek beni üzmüştür. Basına uygulanan bu sansür mantıklı değil.

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Milli Savunma Bakanımız Hulusi Akar, Sayın Genel Kurmay Başkanımız Yaşar Güler ve Sayın İletişim Başkanımız Fahrettin Altun, Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Genel Başkanı ve Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanımız M.Nuri Kolaylı ve diğer yetkililer bu konuya gerekli hassasiyetleri göstermeleri ve bu sorunu en kısa zamanda umarım çözerler...

Çanakkale Saat Kulesi: 1897-1898 yıllarında Cemil Paşa tarafından yaptırılan Saat Kulesi, kare planlı, aşağıdan yukarı doğru incelen prizma şeklindedir. Kesme taştan inşa edilen kule, bir balkon ve üç silme ile dört bölüme ayrılmıştır. Yapının en üst bölümünde ise çanın asıldığı çokgen gövdeli bir köşk yer alır. Köşkün altında ise dört tarafta olmak üzere yuvarlak kadranlı saatler yerleştirilmiştir.

 

Aynalı Çarşı: Adı Çanakkale ile özdeşleşen, kitaplara ve türkülere konu olan yaklaşık 131 yıllık Aynalı Çarşı, kentin en eski alışveriş merkezi.

2. Abdülhamit döneminde, 1889 yılında Yahudi ailelerinden tüccar Halyo tarafından yaptırıldığı söylenmektedir.

İstanbul'daki Mısır Çarşısı'nın minyatürü olarak yaptırılan Aynalı Çarşı, Çanakkale Savaşları sırasında İngiliz Donanması'nın attığı topların isabet etmesi sonucu büyük zarar görmüştür. Daha sonra tekra inşa edilmiştir.

Çarşı içinde eski yıllarda, atlar için koşum ve süs eşyası satan dükkanlar yer alıyordu. ‘Ayna’ denilen at gözlüklerinin burada satılmasından ötürü bu tür bir benzetme yapıldığı söyleniyor. Bir başka rivayete göre ise askerlerin çarşıya çıktıklarında ‘cep aynaları’ satın almaları da çarşının halk arasında bu şekilde anılmasına vesile olduğu söyleniyor. 

Nasip olursa yarın da ‘Antik Troya, Troya Atı’ müze gezimizi yazacağım.

Maalesef dünyayı saran ve sarsan yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) bulaştığı kişi sayısı her dakika yenisi ekleniyor. Yaşamını yitirenler sayısı her dakika artıyor.

Sosyal mesafeye dikkat edelim. Alınan tedbirlere hep beraber uyalım ve uymayanları uyaralım.

 ‘Evde kal’ hayatta sağlıklı kal.