Osmanlı Devleti'nde ilk kredi kurumu, II. Selim zamanında, Portekizli Yahudi Yasef Nasi tarafından İstanbul'da kuruldu. Türkiye'de bankacılık faaliyetleri 1850'den önce Galata bankerlerinin tekelindeydi.

Ülkemizde ilk banka, Galata sarraflarından Leon ve Baltacı (Baltazzi) tarafından 1847 yılında İstanbul'da açıldı. Bank-ı Dersaadet (İstanbul Bankası) adıyla kurulan bu ilk banka, Kırım Savaşı öncesinde iflas etti. Daha sonra, 1856 yılında merkezi Londra'da olan Bank-ı Osmanî (Osmanlı Bankası) ve sonra da başka yabancı bankalar açıldı. Para basma yetkisi de tanınan Osmanlı Bankası, devlet bankası niteliğini kazandı.

Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk banka 26 Ağustos 1924’te kuruldu. Türkiye İş Bankası, Atatürk’ün talimatıyla ve hissesiyle Cumhuriyet döneminde kurulan ilk ulusal bankadır. Türkiye İş Bankası 1 milyon Türk Lirası sermaye ile kuruldu.

Daha sonra ihtisas bankaları kurulmaya başladı.

Halk Bankası esnaf ve küçük ölçekli işletmelere destek amaçlı kaynak sağlamak için…

Emlak Kredi Bankası, konut destek kredileri vermek için…

Ziraat Bankası, köylüye destek için, çiftçilik ve hayvancılık kredileri vermek için…

İller Bankası, belediye ve kamu altyapı hizmetlerine destek için…

Bunların yanında özel ticari bankalar da kuruldu. Bunlar hem kendi şirketlerine hem de özel sektöre kaynak yaratarak bir anlamda finansman desteğinde devlet ile yükü paylaşmış oldular.

Ne zamana kadar?

Türkiye’de enflasyon patlayınca, dövizin çıpası batınca, üretmeden tüketim yolunda uçurumun kenarına gelince, faizler patlayınca, bankacılık sektörünü çakallar basıncaya kadar…

Enflasyon toplumların ve kurumların önce mali dengesini ardından ahlakını bozar. Bizde de önce finansal dengeler sonra da ahlak bozuldu.

Çakallar önce bankalara sızdılar. Biraz palazlanınca batırmak amaçlı banka kurdular. Banka kuramayanlar banker oldular. Tek amaçları banka marifetiyle halkı soymak bedelini devlete dolayısıyla halka ödetmekti.

Osmangazi'de konforlu ulaşım Osmangazi'de konforlu ulaşım

Bir yandan çılgın faizlerle para satıp zorda olan işletmeleri batırıyor ve onlara sahip olurken, öte yandan kendisine para yatıranların paralarını hiç edip devlete ödetiyorlardı.

Her türlü çakalların kazandığı bir oyun oynanmaya başlandı.

O günlerdeki bankacılık sisteminin adı gerek olmadık yerde şemsiye veren, yağmurda şemsiyeyi geri isteyen sistem olarak tanımlanıyordu.

Onlarca banka ve banker taammüden batırıldıktan sonra kamuda ve bankacılık sisteminde mali disiplini öğrendik ve bugün dünyanın en sağlam bankacılık sistemlerinden birine sahibiz…

Bankaların hepsi her türlü kredi, hizmet, finans, tahsilat, döviz borsa gibi enstrümanlarını kullanmaya başladı.

Ama bugünlerde kurum, toplum ve ahlak bozucu enflasyon canavarı kafayı kaldırmaya başladı.

Bankalar kendini iyi hissediyorsa reel sektöre kaynak yaratmak zorundadır. Makro mali tablolar kırmızı olmasa da sarı alarm noktasındadır. Faiz döviz ilişkisini karşılıklı kantara koyarak enflasyonu dengede tutamazsınız.

İhracat, tarım, sanayi, yüksek katma değer yaratacak teknolojik yatırımlar bankalar tarafından en uygun şartlarda desteklenmelidir.

Gemi su almaya başladığında üzerine yük bindirmek onun batmasını hızlandırarak bir yere varamayız derken…

Dünyada esamisi okunmayan ve dünyanın çöplerinin altın değerinde satıldığı futbolu batıranlara destek kredisi geliyor haberleri gündeme oturdu.

Köylüye, tarıma ve hayvancılığa destek için kurulan Ziraat Bankası o kadar güçlendi ki; hiçbir katma değeri olmayan, istihdam yaratmayan ve sürekli dövizleri yabancı çöplere hovardaca saçan futbol kulüplerinin kredibilitesi tükendiği için onların borçlarını ödeyerek yeniden yapılandırma kararı alıyor.

Ayakta kalmak için canla başla çalışan sektörlerin ufak arızalarını görüp destek ve kredi vermeyeceksin ama bu soygun düzenine destek olacaksın.

Vallahi günah billahi günah!

Yani 2,5 yılda 34 tane futbolcu satın alıp aracıları zengin eden, borcu bitireceğim diye geldiği Bursaspor’un borcunu 2.5 misli artıran Ali Ay’a yeniden batırması için bir gemi daha teslim ediliyor.

Sadece Bursaspor değil, alayı çakal sürüsünün istilasına uğramış kulüpleri yeniden soydurmak için kaynak sağlanıyor?

Kaç tane Avrupa kupamız var? Kaç tane Dünya Kupamız var? Şampiyon Kulüplerde son dörde kalan takımımız var mı? Bir UEFA Kupası aldık onu da HAGİ-POPESCU-TAFFAREL aldı.

Barcelona’da oynattığımız Arda’nın bile üste parasını biz vererek oynattık bunu bilmeyen mi var?

Dünya sıralamasında kaçıncıyız ki; bu ödül veriliyor.