Bursa yine yaptı yapacağını ve kırmızı kategoriye girdi. Neden girdi derseniz, yasaklar kalkar kalmaz koştura koştura alışverişe gidenler, kafe kafe gezenler, ev ziyaretlerinde bulunanlar, evde çok bunaldım biraz gezeyim diyenler yüzünden tabiî ki.

Korona bitti, yasakları kaldırıyoruz diyen oldu mu ki, bitmişçesine eğlendik de gezdik. Ne zaman anlayacağız başarıya ulaşmanın yolunun sabır olduğunu. Sabredecektik sabredecektik ki korona illetini alt edecektik.

Biz ne yaptık koronaya meydan okurcasına hurra gezmeye, eğlenceye…

En küçük bir engelde bile sabretmekle engeli aştığımızın birçok örneğini yaşarken, biz neden koronaya sabretmeyi öğrenemedik.

Şimdi artık olan oldu da bu saatten sonra kendimize çeki düzen verelim. Hiç mi eski günleri özleyen yok. Hani sevdiklerimize sarıldığımız, güzel havalarda dağ bayır gezip piknik yaptığımız, sevdiklerimizin özel gününde yanında olduğumuz, tatillere çıktığımız günler…

Gel Bursa el ele verelim de şu günlere geri dönelim. Artık bittik tükendik diyeceksiniz, sabrımız kalmadı diyeceksiniz ama sabredeceksin ki o günlere kavuşasın.

Yoksa gün değil, ay değil, yıllarca bu hayata alışmak zorunda kalacağız. Bak geride bir yılı bıraktık, strese girmekten, kaybetmekten ne kazandık da şimdi gezip eğlenmeyle ne kazanacağız? Eğer devam edersek bu şekilde davranmaya, daha önce yakınını kaybeden birine acıyan yüzle baktığın kişinin yaşadığını sen yaşayacaksın.

Rabbim bu acıyı kimseye göstermesin.

Sevdiklerini kaybetmenin yanında başka şeyleri de kaybeden çok oldu. Psikolojisi alt üst olan, eğitimini alamayan, işini kaybeden, sevgisizliğe mahkum olan daha birçok şey…

Kaybetmeye sakın alışmayalım, çünkü kaybetmeye alışırsak hayat bizden birçok şeyi alamaya devam edecek. Aslında koronanın bize öğrettiği birçok şey var, en önemlisi de ne biliyor musunuz? Sevginin kıymetini öğrendik. Hayatın akışına öyle bir alışmıştık ki, bazen en yakınımızdaki kişiye bile sevgimizi gösteremez olmuştuk. Şimdi ise belki de şu korona bitse de sarılabilsem derdine düştük.

Ama düşünün bizim belki onu sevmeye vaktimiz olacak da ya sevgisini gösteremeden anne-babasını ya da yakınını kaybeden kişi ne yapsın!

Şu günlerde acı olan dışarıda çalışan bir evladın korona olup anne-babasının ölümüne sebep olması. Var mı bundan başka büyük acı. Bu acının, bu suçluluk duygusunun ötesi yok. Ama bu evladın suçu değil, hasta olup da sorumsuzca gezmeye devam edip, anne-babasına bakmak zorunda kalan evlada temas eden sorumsuz, vebal almaya alışmış insanın suçu.