Mehmet ÇETİNKAYA

Ülkesini, vatanını sevmek öyle sözle olmuyor. Gerektiğinde vatan için canını vereceksin... İşte onlar da öyle yaptılar. Vatanları için gözlerini kırpmadan darbecilerin kurşunlarına karşı canlarını siper ettiler... Kimi şehit oldu, kimi gazi...

Baba ben vuruldum

Milli Eğitim Bakanlığı çalışanı Gülşah Karaca, FETÖ/PDY hain darbe girişimine engel olmak için 15 Temmuz gecesi Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne gidenler arasındaydı.

Darbe girişimi sırasında bacağından dört kurşun alarak yaralanan Karaca, 15 Temmuz gecesi saat 23.00'te olayı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde polis memuru olan abisinden duyduktan sonra Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne babası ve kız kardeşi ile gittiğini söyledi.

Tankların ve helikopterin insanları çok hızlı bir şekilde taradığını aktaran Karaca, "Kurşunların kulağımın kenarından ve bacağımdan geçtiğini hissettim. Babamın koluna yaslanarak yere düştüm. 'Baba ben vuruldum' dedim. Zannettim ki bacağımı kaybettim" dedi.

DÜŞMAN OLSA BUNU YAPAMAZ

Bizden olduklarını söyleyen kişilerin resmen kendi milletini öldürmeye çalıştığını dile getiren Karaca, "Kafir olan insan bile bunu yapamaz diyorum. Her şeyden yoksunlardı onlar" dedi. Karaca,  sol bacağında şarapnel parçalarının dağılmasından dolayı sinir kopması olduğunu söyledi.

Karaca'nın babası İzzet Karaca ise olayın sıcaklığını "Gülşah kurşun yediğinde, sol tarafıma fırlayarak, üzerime uçar gibi sarıldı. 'Baba ben vuruldum' dedi. O an nefesim kesildi, şok oldum" şeklinde aktardı. Düştükten sonra kızının kurşun isabet eden bacağını kemerle sıkıca sardığını anlatan Karaca, "Gülşah'ı taşıyamadım. Kızım sıyrılarak kucağımdan düşüyordu. Bir araba geldi. O arabaya başka yaralılar da bindi" diye konuştu.

Karaca, arabaya 20 yaşlarında bir gencin yaralı olarak bindiğini ve onu kucağında taşıdığını belirterek, "Çocuk kucağımda bana sarıldı, öptü. 'Amca ben ölecek miyim?' dedi. Kalbinden vurulmuştu. Çok acı vericiydi. İnsanlar sabah uyandıklarında hadiseyi televizyondan film izler gibi dinlediler. Ama orada olayı yaşayan insanlar aynı şey olsa bir defa değil, bin defa daha yine giderler" dedi.

 

İSMET DOĞAN:Bu vatana değil bir bacak bin canımız feda olsun

İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde darbeci askerlerin ateş etmesi sonucu iki bacağından yaralanan kick boks sporcusu İsmet Doğan, iyileştiğinde yaralandığı yere tekrar gidip, yapılan hainliği unutmamak üzere hafızasına kazımak istiyor. Doğan, darbe girişimini İstanbul'da evindeyken öğrendiğini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı üzerine dışarı çıktığını söyledi.

ADAM GİBİ ÖLELİM

Darbe girişimini engellemek için arkadaşlarıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi önüne gittiklerini aktaran Doğan, "O gün arkadaşlarıma 'Bir vatanımız var, öleceksek adam gibi ölelim' dedim ve Büyükşehir Belediyesi’ne geçtim. Oradaki askerler üzerimize ateş etmeye başladı. Benimle birlikte oradaki herkes ölüme gelmişti. Kimse ölümden korkmuyordu. Açılan ateş sonrası her iki bacağımdan vuruldum" dedi.

NE SPORU DÜŞÜNDÜM NE…

Yaklaşık 9 yıldır karate, 2 yıldır da kick boks sporuyla uğraştığını, il, bölge ve ülkeler arası sayısız müsabakalara katıldığını anlatan Doğan, "Bu sporda ayaklarımı kullandığım için ayaklar benim için çok önemli ama şükürler olsun ki o gün ne sporu ne de ayaklarımı düşünerek bir adım dahi geriye atmadım. Bu ayaklarım vatanıma, milletime feda olsun" diye konuştu.

Şehitlik için yola çıktım oğluma nasip oldu

FETÖ/PDY hain darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde vurularak şehit olan Muhammed Yalçın'ın (22) babası Selahattin Yalçın, 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını anlattı:

“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı üzerine evden nasıl çıktık bilmiyorum. Bir süre sonra oğlumdan eve dönmesini isteyerek Esenboğa Havaalanı'na gittim. Oğlum da biraz dışarıda durduktan sonra eve dönmüş."

Konuşmasına böyle giriş yapan baba Yalçın, gece yarısından sonra arkadaşlarının telefonu üzerine oğlunun evden tekrar çıktığını dile getirirken şöyle devam etti: "Oğlum dört arkadaşı ile Külliye'nin önüne gitmiş. Saat 02.00 gibi iki arkadaşı dönüyor, oğlum ve arkadaşı orada kalıyor. Sürekli telefonda görüşüyorduk. Bana, helikopter ve uçakların çok alçaktan uçtuğunu, ateş ettiklerini söyledi. Saat 04.00 sularında Esenboğa'dan eve döndüm. Oğlumu tekrar aradım. Külliye çevresinin çok hareketli olduğunu söyledi.”

BOMBA PATLADI SES KESİLDİ

Saat 06.00 gibi tekrar oğlunu aradığını ve eve gelmesini istediğini aktararak, şunları kaydetti: "Ona 'Oğlum niye gelmiyorsun' dedim. 'Tamam baba geleceğim' dedi. Tam o sırada bomba patladı, sesini telefondan duydum. 'Baba 50 metre ilerimize bomba düştü' dedikten sonra ses kesildi. Telefondan silah sesleri duyuluyordu. Kendisine bir daha ulaşamadım. Hemen oraya gittim, aradım bulamadım. Orada 4 şehit vardı, onların arasında yoktu. Sonra Gazi Üniversitesi Hastanesi'ne gittim. Oğlumu morgda bulunca yıkıldım. Allah kimseye evlat acısı vermesin. Vatanımız için şehit oldu. İnşallah bir daha bu tür tehlikelerle karşı karşıya kalmayız. Şehit düşmek için evden çıkmıştım fakat oğluma nasip oldu. Zaten kendisi önceden de şehit olacağını söylüyordu."

ADI OKULDA YAŞASIN

Oğlunun Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi Bölümü öğrencisi olduğunu kaydeden Yalçın, "Son sınıfa geçmişti. Tüm derslerini geçmişti, başarılıydı. Öğretmen olup vatanına hizmet edecekti. Nasibinde şehit olarak hizmet etmek varmış. Ben oğlumla gurur duyuyorum. İsteğim onun adının Karaman'da bir okula verilmesi. Evladımın ismi bir okulda yaşasın istiyorum" dedi.         

      

En genci Şanlıurfalı

15 Temmuz hainliğinin en genç şehidi olarak kayda geçen 15 yaşındaki Halil İbrahim Yıldırım'dan geriye yarım kalmış yürek burkan bir hikaye kaldı.

Şanlıurfalı 5 çocuklu bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen Halil İbrahim Yıldırım, İstanbul Bayrampaşa’da zorlu bir hayat mücadelesinin içerisinde gözlerini dünyaya açtı. Babası Bahattin Yıldırım, Hazreti İbrahim’in adını verdiği oğluna iyi bir gelecek hazırlamak için çırpınsa da bunda pek de başarılı olamadı.

Halil İbrahim, büyük bir heyecan ve güzel hayallerle başladığı eğitim hayatını ortaokulda sonlandırmak ve hayat mücadelesinde, babasına “evin erkeği” olarak omuz vermek zorunda kalmıştı.

Bayrampaşa’da bir oto galeride çalışan Halil İbrahim, 15 Temmuz günü iş çıkışı babasıyla buluşmuş, birlikte işlerini hallettikten sonra eve dönmüşlerdi.

BABA BİZ DE ÇIKALIM

Dışarıdan "darbeye dur demek için" kendini dışarıya atanların sesleri geliyordu. O sırada Halil İbrahim, ısrarla, "Baba biz de çıkalım, hadi" dedi. Baba yüreği ağzında, televizyona odaklanmışken tam o sırada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan halkı kendi iradesine sahip çıkmak için sokağa çıkmaya davet edince, Bahattin Yıldırım oğlu Halil İbrahim'i de yanına alıp meydanlara indi.

Saatler gece 01.00'e doğru geliyordu. Bahattin Yıldırım, birkaç saniye sonra oğlu için saatlerin sonsuza dek orada duracağından habersiz, o insan selinin arasında heyecanla yürüyordu. Babasını ürkek adımlarla takip eden Halil İbrahim, birden yere yığıldı.

Bahattin Yıldırım, hayatın onlar için durduğu o anları şöyle anlattı:

"Darbecilere karşı koymak için yürürken, oğlum birden yere yıkıldı. İlk başta ayağı taşa ya da bir yere takılıp, düştü zannettim. 'Oğlum kalk dedim' ve kaldırmak için elimi uzattım. Ancak oğlum hareketsiz duruyordu. Sonra kaldırmak için başının altına elimi koyunca elime kan geldi. O zaman vurulduğunu fark ettim. Kurşunun nereden geldiğini görmedim. Hemen kendi aracımla hastaneye götürdüm. Hastaneye götürünce ilk başta kurşunun sıyırdığını söylediler. Ancak sonra başının arka kısmına isabet ettiği anlaşıldı. Müdahale ettiler ama oğlumu kurtaramadılar. Kendisini kaybettik."

ORTAK HAYALLERİMİZİ ÇALDILAR

Yıldırım'ın yokluklar içerisinde başlayan ve trajik bir sonla biten öyküsünden geriye asla unutulmayacak bir acı ve kardeşiyle birlikte gerçekleştirmeyi düşündükleri hayalleri kaldı.

Ağabeyini çok sevdiğini, onunla bir kez bile kavga etmediklerini söyleyen 13 yaşındaki Mustafa, "Kendisiyle çok iyi anlaşıyorduk. Oynuyorduk, eğleniyorduk hatta ağabeyim ve arkadaşlarıyla birlikte geziyorduk. Ağabeyimle ortak bir hayalimiz vardı. İleride başka ülkelere gidip, gezmek istiyorduk. Bunu yapanlar ağabeyimi öldürdü ve bu hayallerimizi de çaldılar. Ağabeyim milleti, vatanı için sokaklara çıktı. Darbecilerle savaştı. Ağabeyimle gurur duyuyorum" ifadelerini kullandı.