12 Mayıs 2017 tarihinde Bursa Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası 2. Kurumsal Yönetim ve İç Kontrol Sempozyumu’nu ‘a gazete’ adına Uludağ’da Karinna Otel’de izlerken gazeteciliğin bir cilvesine tanık olacağımı hiç düşünmemiştim…

Gün boyunca ‘İç kontrol eksikliğinin sonuçları, hesap kitap, risk yönetimi, Hile ve suistimalde iç kontrolün etkileri, vizyon, geleceğe yönelik mesleki projeler’ derken akşam yemeği sonrası bir taraftan haber yazmaya bir taraftan da TRT 1’in sevilen dizisi ‘Payitaht Abdülhamid’i izlemeye başladım…

Final reklam arası verildiğinde kanallar arasında zaplamaya başladığımda TRT EL Arabia veya diğer adıyla TRT Arapça kanalında Bursa belgeseli vardı konu güzeldi. Bursa anlatılıyordu ama anlatan kişi çok ama çok yanlıştı…

Muhtemelen arşivlerden alınan bu belgeselde Bursa’da hiç görmek istemediğimiz bir kişi anlatıyordu. FETÖ/PDY soruşturmasında Bursa’nın bir numaralı zanlısı eski valilerden Şahabettin Harput…

Diziyi izlerken Osmanlı’nın nasıl içerden çökertilmeye çalışıldığını ve içerideki hainlerin ne derece zarar verdiğini düşünürken…

Devlet Televizyonunda bir başka devlete zarar veren isim eski Bursa Valisi Şahabettin Harput’u görünce şaşırmamak elde değildi.

TRT Genel Müdürü Şenol Göka, "Gördüğüm lüzum üzerine istifa ediyorum" diyerek görevinden ayrıldığı güne denk gelen bu olay tesadüf müydü yoksa bilinçli bir eylemiydi bilemiyorum ama ortada manidar bir durum olduğu kesindi.

Türkiye’nin dünyadaki sesi olan TRT 1, TRT Haber, TRT Spor, TRT Kürdi, TRT Çocuk, TRT Türk, TRT Avaz, TRT Belgesel, TRT Müzik, TRT Diyanet, TRT okul ve TRT Arapça gibi kanalların denetimi konusunda kimler yetkili bilemiyorum ama bildiğim bir şey var ki kısa adı RTÜK olan Radyo Televizyon Üst Kurulu…

Hadi TRT’de bir ‘arşiv tutuklanması’ yaşandı diyelim RTÜK’te görevli ve okkalı maaş aldıklarını bildiğimiz görevliler acaba ne iş yapar…

Bu önemli konuya el koydular mı, müeyyide olarak ne yapacaklar…

Şu an yurt dışında olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ülkeye geldiğinde bunun hesabını nasıl soracağını düşünmezler mi?

Sayın Erdoğan, “Ben FETÖ ile mücadelede yalnız bırakıldım” derken esas muradının ne olduğunu böyle aksaklıklarla (!) daha iyi anlıyoruz…

Bu durumu kabul etmem mümkün değil…

Devletin televizyonunda bir FETÖ’cünün konuşmasını izleyince acaba yarın öbür gün bir yanlışlıkla Pensilvanya’daki zatın konuşmalarını izlersek şaşırmamak lazım…

Dünkü yazımda belirttiğimiz gibi bana kimse neden bu kadar abartıyorsun demesin…

Ziyadesiyle üzerim kendisini…

‘Hastayım’ oyunlarıyla FETÖ’cülerin serbest bırakılması zaten kamu vicdanında bir yara iken, bu olayı küçümsemeye kalkmak onlarla bir hareket etmekten farklı değildir bana göre…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 17 Nisan sabahı başka bir güneşle uyanacağız sözlerinin içinde Avrupa ülkelerinin abuk subuk çıkışlarına verilecek karşılığın yanı sıra FETÖ’cülerle mücadelenin ilk sırada devam edeceğini düşünüyorum…

Bu mücadelede geri atılacak her adım, AK Parti’yi de sıkıntıya sokar ve REİS’in buna müsaade edeceğine asla inanmıyorum…

En azından ana muhalefetin olmasa da MHP’nin verdiği ve vereceği destekle terörün her türlüsünün kökü kazınacaktır.

Benim inanmak istediğim tek gerçek budur…

Hepinize iyi haftalar dileğiyle Vesselam…