Dün gazetemizin manşeti ‘Marmara gerim gerim’ idi…

Önceki gün ise ‘Şehirler tabut dolmasın diye’ manşet yapılmıştı.

Deprem ile ilgili yıllardır herkes konuşuyor ama yeterince gerekli çalışmalar yapılmıyor.

İlk defa önemli bir adım atıldı.

Türkiye’nin yapı risk analizi. Tahminlere göre de değil gerçek verileri ortaya çıkaracak genelge Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum imzasıyla en riskli alanların 3 ay içerisinde Bakanlığa bildirilmesi için genelge 81 ile gönderildi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kentsel dönüşüm sürecini hızlandıracak, riskli binaları öncelikli olarak dönüştürecek yeni bir dönemi başlattı. 

Tüm il ve ilçelerde riskli binaları ortaya çıkaracak ve buna göre kentsel dönüşüm planlamasını yapacak Bakanlık...

"En riskli alanların 3 ay içerisinde Bakanlığa bildirilmesi" genelgesi başlangıç için mantıklı ve yasal bir adım.

Türkiye’nin riskli yapılarının net olarak çıkmasının ardından devletin elinde gerçek bir veri olmuş olacak. Hem de vatandaş nasıl binada ikamet ettiğini bilmiş olacak.

Bu veriler çerçevesinde kentsel dönüşüm sürecinin hızlanması ve ilgililere düşen gerekli tedbirlerin alınmasına büyük vesile olmasını ümit ediyoruz.

Depremin ne zaman olacağı bilinmeyebilir ancak ne zaman ve nasıl tedbir alacağımız bellidir.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kentsel dönüşüm uygulamalarında karşılaşılan sorunların çözümü, dönüşüm sürecinin iyileştirilmesi ile yerleşim ölçeğindeki kentsel dönüşümün bütüncül bir şekilde yönetilmesini sağlamak amacıyla yeni bir yaklaşıma ihtiyaç duyması önemli bir adımdır.

Yaşanan kentsel dönüşüm çalışmaları çıkmaza girdi.

Bu çıkmazdan hep beraber çıkmamız gerekiyor.

Dünyada yapılan örnek çalışmalar var.

Ülkemizde yaşanan depremlerden yeterince ders almamız gerekiyor.

Yapılmış olan kaçak ve usulsüz binalar, müteahhit ve denetim hataları yüzünden insanlar canları ve mallarını kaybediyor.

İşini layıkıyla yapanların sayısı azımsanmayacak sayıdadır.

Geçmişte yapılan binaların bazılarının kullanım ömrünü doldurmuş olması,

kiminin malzeme eksikliği,

kiminin sonradan usulsüz kat çıkmaları

ve en önemlisi de ucuza mal edilmesi

ülkeye büyük bedeller ödetiyor.

Bazı binaları yapılırken görüyoruz ve ne kadar güvensiz olduğunu izliyoruz.

Kullanılan malzemeler ve işçiliği görünce nasıl denetimlerden geçiyor diye düşünmeden edemiyoruz.

Aslında bir ev ya da işyeri satılırken mutlaka risk raporu şartı konulmalı.

Kentsel dönüşüm

rantsal dönüşüme dönmemeli.

Kentsel dönüşüm yaparken aslında geçmişte yapılan plansızlıkları da göz önüne alarak bir taraftan da şehri yeniden inşa etme fırsatı bulmuş olacağız.

Yaşanabilir 81 şehir planlamamız lazım. Hem mimari açısından hem çevre açısından hem güvenlik açısından hem doğa açısından hem trafik açısından hem park açısından hem sosyal ve kültür açısından hem de turizm açısından kısacası her yönüyle işin ehilleri tarafından planlanıp uygulanmalıdır.

Bu dönüşüm aynı zamanda piyasayı da canlandıracaktır.

Yol haritası belli olacak ve herkes kendine düşen bu yolda hızla ilerleyecektir.

Üç ay içinde Türkiye’nin risk haritası çıkmış olacak.

Bu haritaya göre bazı yerler belki üç ay içinde bazı yerler bir yıl içinde bazı yerler üç yıl içinde bazı yerler de daha uzun vadede güvenilir ve yaşanabilir bir hale getirmemiz gerekiyor.

Deprem olduğunda ya da bir bina çöktüğünde ya da deprem haftasında değil her daim gündemimizde olması gerekiyor.

Deprem yıldönümlerinde hatırlamakla ve ağlamakla değil ibret alarak yeniden aynı hataları yapmadan gerekli tedbirleri almamız seçenek değil zorunluluk.

Doğru yerde, doğru insanlarla ve gerçek denetim ve yaptırımla güvenli binalara kavuşabiliriz.

Geçmiş tarihimizde yapılan eserler ortada, bugün yaptıklarımız da ortada.

İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı.