Ülke olarak yeni tip koronavirüsle tanışmamızın ve mücadele etmemizin 154. günü; yani 5 ay 1 gün...

Yardımlaşmak adına ödünç para alıp vermek mantıklı ve yasaldır.  Yüce dinimizde borç vermek sadakadır, sevaptır ve sosyal bir dengedir.

Kişi ev geçimi için, ya da yaptığı ticarette olsun, bazen hesaplar şaştığı için ya da gelecek bir paranın gelmemesi neticesinde; ödeme zorluğu çekmemek ve yalancı duruma düşmemek ya da iflas bayrağını dikmemek için imkânı olanlardan borç isteyebilir. Borç isterken ya da verirken mutlaka ödeme tarihi konuşulmalı ve akit yapılıp yazılmalıdır. Karşılığında da geçerli ve güvenli bir teminat verilmelidir. Borç para veren asla mağdur edilmemelidir. Uzun süreli bir borç ise her devir geçerli olan altın hesabından hesap edilmelidir. Ya da döviz kuruna göre hesap yapılmalıdır. Aksi takdirde uzun vadeli borç veren kişi mağdur olur. İyi niyetle verilen borç para erir ve gider.

Borç verdiğiniz gün o parayla şu kadar et, şu kadar un, şu kadar yağ ya da şu kadar sunta, kereste, demir, çimento alınıyorken; borç geri ödendiğinde ise o gün geri alınan parayla belki de o ürünlerin yarısını bile zor alırsınız...

Borç verenin suçu ne? Hem iyilik yapsın hem de karşılığında kötülük görmesi… Ahlaki değil!

Gerçekten zor durumda olan birine bile artık güven ve itibar kalmayacağı için güzel hasletlerden olan borç verme alışkanlığı yok olma tehlikesi yaşar. Sosyal ve kültürel olarak da toplumda büyük yaralara sebep olur.

İslâm dini yardımlaşmayı emretmiştir. Yardımlaşmanın önemli bir şekli olan ödünç alıp vermek aynı zamanda sevaptır.

Dinimiz ödünç vermeyi teşvik eder ancak ödünç almayı çok zaruri olursa cevaz veriyor.

İş kurmak, ev almak, evlenmek, nafaka ve hasta ise tedavi görmek gibi önemli sebepler dışında dinimiz borçlanmayı mantıklı ve yasal görmüyor.

Sizler de çevrenizde çokça şahit olmuşsunuzdur. Sürekli borç alma peşinde olanlar yalan makinası gibidirler. Borç alıp ‘ödememe uzmanı’ olurlar. Her alacaklıya siz ‘ilk sıradasınız’ derler ama size sıra gelmesi, kendinizi ısıra ısıra sabır küpü olursunuz ve ‘evliya’ olursunuz!

Borcuna ölümüne sadık olanları tenzih ederim. Allah (c.c.) onlardan binlerce kez razı olsun. Sağlık ve mutluluk içinde ömürleri uzun olsun inşallah.

Borç vermenin fazileti,

Kur’ân-ı Kerim’in 1.suresi olan Bakara suresi 245. âyetinde;

Verdiğinin kat kat fazlasını kendisine ödemesi için Allah’a güzel bir borç (isteyene faizsiz ödünç) verecek yok mu? Darlık veren de bolluk veren de Allah’tır. Sadece O’na döndürüleceksiniz.

İmkân sahibi kimselerin ihtiyaçlı kimselere borç vermesi, borçluya mühlet tanıması, gereksiz yere onu sıkıştırmaması tavsiye edilir.

Borç alıp da ödemeyenler;

Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.): "Borçlusuna ödememek niyetiyle borçlanan kişi hırsızdır", "Ödemek gücü olanın borcunu bekletmesi zulümdür", "Sizin en hayırlınız borcunu en güzel şekilde ödeyeninizdir." der.

Borçlu borçluluğun gerekliliğini, alacaklı alacaklılığın gerekliliğini layıkıyla yaptıklarında güven ve bereket olur...

"Borçlar, düşüncelerle ödenmez"

"Borçsuz çoban yoksul beyden yeğdir"

"Borcun ilacını bilirim, verip kurtulmaktır"

"Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte daha güçlü Türkiye olacağız.