Dedi ki; "Ne olacak ahvalimiz?"
Dedik ki; "Güne şükür, geçmişe dua, geleceğe hazırlık lazım."
Ve şöyle devam etti sohbet...
"Gelecek ne zaman gelecek?"
"Sabırlı olmak lazım, sabretmek gerek, sabırlılara gelecek, gelecek."
Kızdı...
"Sen de derviş mi oldun ne, bir sabır tutturdun, bizi de bıktırdın."
Ya dolmuştu ya da doldurulmuştu. Frenlemek gerekiyordu.


 
"Hele bir otur, senin kabını dolduranın kalıbına baktın mı? 
Gaza gelme, ne batarız, ne de biteriz, günü, saati gelinceye kadar sabrederiz. Sabrı veren, çareyi de tayin etmiştir. Bana inanma, ama Allah’a olan inancını kaybetme. 
Kin kusanlar, seni dolduranlar değil, sabredenler kazanacaktır..."
Oturdu...
Çalıştığı kurumla ilgili olumsuzlukları sıralamaya başladı...
"Hep negatif boyuta bakma! 
Bak iyi şeyler de var!
Sen ve ben hâlâ ayaktayız ve görebiliyoruz, konuşabiliyoruz, düşünebiliyoruz, dertlenebiliyoruz, dertleşebiliyoruz..." dedik.
Sustu...
Devam ettik...
"Bir nehir düşün, nehir akıyor. Suyu bazen azalıyor, bazen artıyor, ama nehir akmaya devam ediyor. 
İşte o nehir, senin çalıştığın kurumdur.
Nehrin kenarlarında sıra sıra ağaçlar var. 
 
Kimi kurumuş, kimi yaşlanmış, kimi eğrilmiş, kimi kurtlanmış, kimi kökünden sallanmış, kimisi de sapasağlam, sıra sıra ağaçlar. 
İşte o ağaçlar bizleriz. 
Vermiş olduğumuz meyveler nehrin debisine etki etmektedir. 
Kuruyan, eğrilen, eğilen, kurtlanan, kökü bozulan ağaç olmamak, sağlam durmak lazım. 
Bu nehir, bir gün taşacak ve sel olacak. Sele kapılanlar da bu bozulan ağaçlar olacak. 
Kökü sağlam, kendi sağlam, meyvesi olan, gölgesi bulunan ağaçlar ise yerinde kalacak, dimdik ayakta duracak ve onlar nehre sahip çıkacak, onlar sayesinde nehir gürül gürül akacak. 
 
Nehrin debisini de, istikametini de, geleceğini de bu kaliteli ağaçlar tayin edecek. 
Sen meyve vermeye devam et. 
Sen eğilme, sen kuruma, sen kurtlanma, sen kuruma sevdanı kaybetme, sen eğrilme, sen sakın vazgeçme!"
Kalktı...
"Bir sürü işim var!" dedi ve işinin başına döndü...
Geldiğinde yüzü asıktı...
Giderken gözleri gülüyordu...
Gelecek, elbet gelecekti!
Artık, hayırlı bir gelecek için dua edecekti...


***
3.GÖZ
Kalite Birliği tarafından organize edilen ve Kalite Birliği Başkanı Prof. Dr. Erkan IŞIĞIÇOK ile birlikte verdiğimiz "3. Göz İstatistik Yöntemi ile Kendini Arayan Kaliteli İnsan" semineri, tatil günü olmasına rağmen, yoğun bir katılımla gerçekleştirildi.
 
Kişisel gelişimi hedefleyen bu seminer, aynı zamanda temiz kalite anlayışını ve TSE bilincinin toplumda yaygınlaşması için düzenleniyor.
Katılım ücretsiz ve katılımcılara sertifika veriliyor!
İki gözün yetmediği günümüzde, üçüncü gözü gündeme getiren Kalite Birliği, olaylara farklı bakmayı, bireyin farkındalığını arttırmayı ve temiz kalite anlayışının yaygınlaşması, TSE'nin öneminin fark edilmesi için bu organizasyonları düzenliyor.
Organizasyonlarınızda bu eğitime ihtiyaç duyuyorsanız, 3.Göz farkındalığını yaşamak, TSE'nin önemine vakıf olmak istiyorsanız, Kalite Birliği’ne ulaşın!
 
Bilin ki, rakiplerinizin ikiden fazla gözü var ve sizden çok farklılar.
Farklı olun...
Fark oluşturun ki, fark edilesiniz!
Siz fark edildiğinizde, ürettiğiniz fark edilecek.
Fark edilen ürününüz, fark yaratacak ve ülkemize döviz kazandıracak.
Ve yarınlar, sizin farkındalığınız sayesinde daha farklı olacak.
Bu ülke; size rağmen değil, sizin sayenizde, sizinle birlikte kalkınacak.
 
Kalite Birliği, bu ülkenin kalkınmasından, güçlenmesinden dolayı mutlu olacak.
İşte bu mutluluğu yaşamak için, Kalite Birliği seferber olmuştur!
Anladınız mı?
Anlamadınız mı?
Gözünüz kör, gönlünüz kara, sizden bu ülkeye olmayacak bir fayda!
Oh be!