Uzun zamandır gözlemlediğim ve değinmek istediğim bir konu var; yaşlılarımıza ne kadar saygılıyız ne kadar önemsiyoruz?

Ülkemizde yani Türkiye’de yaşamak bir nimet diyebilirim. Yani Türk doğmak…  O kadar güzel değerlerimiz var ki Rabbim’e şükürler olsun. Şu korona illeti daha çok gösterdi bize milletimizin devletimizin değerlere sahip çıktığını.

Yurtdışında hastalanan anne-babalarını huzurevlerine bırakırken anne-babalarına saygısız davranışlar, hele ki şu korona salgınından sonra yaşlıların tedavi edilmediği söylemleri gerçekten bize şükrettirdi.

Ama tabi duyar gibiyim ‘ya bizim ülkemizde de anne-babasına saygısız davranan, bakmayan, huzurevine gönderen insanlar var’ diye.

Evet var… Ama onlar kadar değiliz arkadaş. Yaşlılarımıza saygımız hürmetimiz sonsuz. Tabi var biraz çürük insan, ee ne yapalım.

Onları yapanlarda yeni nesil diye düşünüyorum eskiden kültürel değerlerimiz vardı. Otururken yaşlı biri ortama girdiğinde kalkılırdı hürmet gösterilirdi. Ama şimdi bunun sebebi ne biliyor musunuz? Biz her şeyde olduğu gibi Avrupa’ya özeniyoruz. Çünkü onların yaşamı daha modern.

Geçen genç birinden duydum Türkiye’de yaşamak istemiyormuş çünkü Türkiye’de aile bağları çok kuvvetliymiş. O yalnız yaşamak hayatına kimsenin karışmasını istemiyormuş. ‘Dünyaya bir kere geliyorum arkadaş, ben neden yaşamak istediğimi, yapmak istediğimi yapmayayım ki, neden ailemin istediği şekilde yaşayayım ki’ diyor.

Diyecek söz yok. Bu nedir biliyor musunuz? Sevgisiz, değersiz yaşamak istemesidir. Bizi yaşatan sevgimiz, değerlerimiz ve kültürümüz. Rabbim çocuklarımızı, gençlerimizi böyle aciz düşüncelerden korusun. Biz değerlerimizle yaşarız değerlerimizle ölürüz.

Bizde modernlik anne-babalarımıza sahip çıkmak, onları başımızın üstünde taşımaktır.

Hükümetimizde yaşlılarımız için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor. Avrupa yaşlıların ölmesini göze alırken biz ülke olarak önce yaşlılarımız diyip, önce onları aşı yaptık. Çünkü onlar yaşarsa biz yaşarız. Onları yaşatalım ki değerlerimiz yaşasın!