Peygamberimizin, vefatına yakın ümmetine nasihatlerinden biridir birlik ve beraberlik içinde olmaları.

Buyurmuşlar ki:

“Cemaatte rahmet, ayrılıkta azap vardır. Birlikten kuvvet, ayrılıktan felaket doğar. Birlik ve beraberlikten maksat, bedenlerin birlik ve beraberliği veya aynı yerde olmak değil, gönüllerin birliği, hedeflerin ortak olmasıdır. Hak yolundan sapmamaktır.”

Yani ortak hedef varsa, gönül rızası varsa, her şeyden öte Hak yolundan sapmama varsa bu birlik, birlik olur.

Ve ancak böyle bir birlikten rahmet doğar.

Yoksa zorlamayla, Milletin iradesine rağmen birlik olmaz, olsa da bunda rahmet olmaz.

Bir örgüt veya topluluğu bir arada tutan, onların ortak hedefleridir, ortak çıkarlarıdır, ortak ideolojileridir.

Bu ortak paydalarda geçişmeler ortaya çıkarsa, paylaşacakları ortak bir şey kalmadıysa bu toplulukları bir arada tutabilecek bir güç yoktur.

Herkes kendi inandığı yolda yürümeye devam eder.

Kimileri Hak yolundan yürür, kimileri çıkışı olmayan yolda yürümeyi tercih eder.

Kim nerede yürümeyi tercih ederse etsin ama bir toplulukta fikir uyuşmazlığı, hedef uyuşmazlığı ortaya çıktığında bu topluluğu kimse bir arada tutamaz. Hiç kimse de bunları tekrar bir araya getiremez.

Doku uyuşmazlığı oluşmuştur. Artık bünye kabul etmez.

İster demokrasi, ister diktatörlük, ister imparatorluk olsun eninde sonunda her zaman Milletin dediği olur.

Tarih boyunca bunun defalarca tecelli ettiğini görebiliriz.

Toplumların iradesi dışında herhangi bir teşebbüsün kalıcı başarıya ulaşması mümkün değildir, ki eninde sonunda toplum iradesi galip gelir.

Bundan dolayı insanlara danışmadan uygulamaya çalışılan ne olursa olsun başarısızlığa mahkumdur.

Artık kaçıncı defa yazıyoruz biz de hatırlamıyoruz da;

Bu durum Bulgaristan’da Soydaşımızı temsil etme iddiası ile faaliyet gösteren iki partinin birleştirme gayretleri için de geçerlidir.

Bu tür girişim ancak ve ancak insanımızın onayı ile mümkün olacak bir şeydir.

Mevcut konjonktüre göre de her iki parti içindeki yönetici ve oralarda hakim olan yönetim anlayışı ile bu mümkün değildir.

İnsanımızın fikri alınmadan atılacak bu tür adımlar vakit kaybından ve hayal kırıklığından başka bir sonuç vermeyecektir.

Hele günümüzde Milletin iradesi dışında herhangi bir teşebbüsün başarılı olması hiç mümkün değildir.

Yani herkesin her şeyden, dünyanın neresinde olursa olsun, anında haberdar olma imkanı olan bu iletişim çağımızda toplulukların iradesine rağmen hiç kimse hiçbir şey yapamaz.

Artık herkes, gerek medya, gerek sosyal paylaşım ağaları aracılıyla gelişmelerden anında haberdar olmakla beraber hemen gerekli tepkiyi de verebilmekte.

Bunun sayesinde aynı fikirde olan kişiler aralarında kolayca iletişime geçerek çok daha kolay ortak iradesini ortaya koyabilmektedir.

Çok daha kolay örgütlenip gerekli tepkileri gösterebilmektedir.

“Sanal alem” çıktı mertlik bozuldu.

Yani burada belli amaçlar uğuruna bir araya gelen kişilerin çoğunluk iradesi dışında herhangi bir teşebbüsün mümkün olmasını düşünmek en hafif tabir ile fazla iyimserliktir.

Birlik falan mümkün değil de, ki bunu bilmesi gerekenler çok iyi biliyor, ama farklı çok güzel gelişmeler oluyor.

Ayrıntıya gerek yok. Nasılsa çok yakında herkes ne olduğunu görecek.

Evet!

Birlikten rahmet, ayrılıktan azap doğar.

Ama rahmet, ancak Hak yolundan sapmadan gidilen birliktelikten doğar.