“Siz kendi elinizle teslim etmedikçe, kimse kendinize olan saygınızı elinizden alamaz… (Mahatma Gandhi)”

Ülkemizde gündemin ilk maddesini şu aralar 31 Mart tarihinde yapılacak olan yerel seçimler oluşturuyor. Bir tarafta 'Cumhur İttifakı' adayları diğer tarafta ise 'Millet İttifakı' adayları. Yanlış hatırlamıyorsam 16 Nisan 2017’de yapılan 'EVET', 'HAYIR' referandumu öncesi sosyal medyada okuduğum bir yazı ve paylaşım adeta bugünleri görür ve yaşanacakları özetler gibiydi.

Bir de yerel seçimlerde yapılacak 'muhtar' seçimi var ki, tam bir trajedik durum söz konusu. Eskiden muhtar bulunamazken, şimdilerde muhtar olmak için baba oğlu ile anne kızı ile amca yeğeni ve kardeşler birbirleri ile amansız bir yarış içine girecekler. Sözü fazla uzatmadan 2017 yılında dikkatimi çeken oldukça anlamlı yazıyı paylaşmak istiyorum.

“AK Partili esnafsın, bankada acil işin var. Kalfa, çırak yok kilit vurmak yerine CHP’li yan komşun esnafa rica edersin, ‘komşu bakacak olur musun bir saat işim var’ dersin, komşun bakar, AK Parti İl Başkanlığı’nı arayıp bu ricada bulunamazsın.

CHP’lisin, gece saat 02.00, 3 yaşındaki bebeğin ateşlenmiş altında araban yok, AK Partili üst komşunun zilini çalarsın, CHP İl Başkanlığı’nı aramazsın.

O partilisin, bu partilisin ideolojin fikrin ne olursa olsun, bu yaşına kadar yanında olduğun, sokağa çıktığında selamlaştığın, hal hatırını soran dostların, arkadaşların, komşuların, akrabaların seninle aynı fikri paylaşmak zorunda değildir ve yaşadığın sürece iyi ya da kötü gününde bu insanlar senin yanındadır. Her zaman, düğün dernek edersin misafirlerinin arasında AK Partili de, CHP’li de, MHP’li de, diğer partililer de vardır, hediye getirirler, altın takarlar, cenazen olur taziyeye gelirler, düğününe, taziyene AK Parti genel başkanı gelmez, cumhurbaşkanı gelmez, CHP genel başkanı gelmez, MHP genel başkanı gelmez.

Siyasi görüş farklılıkları yüzünden tepedekilerin tepişmeleriyle sen komşunla, eşinle, dostunla tepişme. Türkiye bir tane ve hepimiz burada yaşıyoruz, ama acı ama tatlı, güçlü ve akıllı olmak zorundayız.

Güçlüyseniz, akıllıysanız bölünmeyin birleşin. Daha sıkı sarılın birbirinize, oyunlara gelmeyin.

Face’de şu kadar, yok bu kadar arkadaşım var, yok şu partililer beni silsin, yok bunu savunanları listemden temizledim, yok şunu yazanları şikayet edeceğim falan filan… Bunlar marifet değildir.

Beyler, bayanlar ben sizi siz olduğunuz için sevdim, arkadaşınız oldum ya da arkadaşım oldunuz. Siyasi görüşlerinizle benimkiler farklı olabilir ama ben siyasetçi değilim. Klavye başında birbirinize küfür, tehdit sallayarak siyaset yapmayın. Siyasetinizi sandıkta yapın… Herkes hürdür, özgürdür bu bir demokratik iradedir.

Benim size ihtiyacım var, sizin bana ihtiyacınız var, bizim birbirimize ihtiyacımız var, birlik olmaya ihtiyacımız var. Unutmayın!..”

Sanırım burası sözün bittiği yer…

Günün Sözü:

“Uğraşamam dünümle ve dünümdekilerle, ben yarına bakarım, yanımdakilerle… (Cemal Süreya)”