Yaşadığımız şu sıkıntılı günlerde en çok aranan şey nedir diye sorulacak olursa tek kelimelik yanıt vardır: Destek.

Dedikten sonra bir iki hatırlatma daha yapıp asıl konumuza girmek istiyorum:

İşçi kenti olduğu kadar göç dalgalarıyla yeni hemşehrilerini de bağrına basan şehir Bursa…

Daha iyi yerlerde olmalı mı? Tabi ki hep daha iyisi vardır…

Önemli olan doyduğu şehirlere katma değer sağlayanları baş tacı etmek, onları onurlandırarak yeni destekçilerin önünü açmaktır…

Sizler ne kadarını tanırsınız veya tanımazsınız ama bu kadim şehir Bursa’nın köklü aileleri vardır…

Sıralamaya kalkınca birini unutursak, eminim incitir kırarız bu asırlık çınar aileleri…

Ben bugün bu ailelerden birinden bahsetmek istiyorum...

Gökçen ailesi…

Saymaya kalktığımızda mutlaka ‘aaaa şu da vardı’ diyeceğimiz zenginlikleri vardır mutlaka bu ailenin…

Ama en öncelikleri gönül zenginlikleri…

Sonradan değil en baştan görmüş olmaları...

Tevazudan da taviz verdiklerini gören yoktur diye düşünüyorum

400 yıllık aile geçmişleri, sanayicilikte aralıksız 6.nesli ulaşmış ender ailelerden olarak, şehrimize ve şehrin yönetimine her zaman güvenmiş. Güçlerine rağmen rantiyeci gibi davranıp şehrin rantını kovaladıklarına tanıklık eden kimse yok.

Ancak kişisel anlamda bazı konularda haksızlığa uğradığını düşünüyorum bu ailenin…

‘Sana ne’ diyenler olabilir, hatta ‘Avukatı mısın?’ diyenler de…

Mesele anlatmak istediğim konulara gelince

SÜRPRİZ 1-

BOİ

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na ait Bursa Otobüs İşletmeleri’nin bulunduğu alan…

Dönemin Büyükşehir Belediyesi orada bulunan araziyi ihaleye çıkarıyor…

İmar sorunları aşılmış, ‘armut piş, ağzıma düş’ modunda…

Dört defa ihaleye çıkıyor olmasına rağmen kimse yanaşmıyor;

Gökçen ailesi ise istimlak değerinin çok üzerinde 2012 yılında açık ihalede 53 milyon TL, yani 30 milyon dolar karşılığında ‘hayırlı olsun’ deniyor…

Akabinde sıra dışı bir gelişme yaşanıyor.

İmzaların mürekkebi kurumadan yerlerin imar planları tapu tescili sonrası hemen iptal ediliyor. Pimi çekilmiş bomba elde kalıyor, deyim uygunsa bebek ölü doğuyor

Peki; 8 yılın sonunda 30 milyon doların finans kaybı sizce ne kadardır?

Ayrıca her yıl ödenen en yüksek emlak vergisi ve alanın bedelsiz kullandırma hakkı sizce hak mıdır?

Üzerine çivi bile çakamamanın psikolojik ve ekonomik yorgunluğu.

Buna rağmen hala ayrıcalık, fırsat ve rant olarak görenler kör değilseler bu işin avantajını göstersinler pek çok sürprizim olacak onlara...

SÜRPRİZ 2 –

SICAKSU TABAKHANELER

Eski Bursalılar bilir;

Şehrin meşhur termal sularını barındıran lokasyonu adından menkul;

Sıcaksu bölgesi…

Dönemin belediyesi yine ihaleye çıkıyor…

İstimlak edilerek bölge parsellerde proje geliştirmek için yapılan yerel ve ulusal yatırımcıların davetleri üzerine hazırlanan mega projelere rağmen yatırımcı bulunamadığı için imar sorunları çözülmüş parseller ihaleye çıkarılıyor ama yatırımcı bulunamıyor. Parsellerin istimlak değerinin çok üzerine açık ihale ile Gökçen ailesi 21 milyon doları peşin sayıyor ve yine ‘hayırlı olsun’ deniyor…(Tolon fabrikasının olduğu bölge)

Akabinde tapu tescil, ardından imar planları yine iptal ediliyor…

Ne hikmetse alınan yerlerin imar planları tapu tescil sonrası error veriyor.

Burada da hala ayrıcalık ve rant olarak görenler bu işin avantajını göstersinler onlara da ayrı bir sürprizim olacak.

SÜRPRİZ 3 –

KAPLICALAR PLAZA OTOPARK YEŞİL ALAN

Parsel bazlı imar planlarında konuttan ticarete, sağlıktan eğitime, özel proje alanına vb. imar değişikliklerini Meclis birkaç oturumunda sonuçlandığı onaylandığı bir yerde, onlarca yıl tüm çaba ve gayrete rağmen yol alınamamış.

1990’lı yılların sonunda şartlı ve terk karşılığı yapılan imar değişikliği ile de birçoğumuzun hatırlayacağı Continent mağaza binası yapılabilmişti...

Ruhsat öncesi yeşil alan terk ve altına yapılacak otopark, alınan meclis karar ve plan notlarına göre yapılmış ruhsat ve mağaza açılışı gerçekleşmişti.

Müşterilerin sırayla alındığı Bursa’nın ilk AVM’si...

Kısa süre sonra ruhsat iptali ile kapandı ve bina boşaltıldı.

2006 yılında tekrar ruhsat alınır fakat…

“Geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde’ye.” Kurumsal müşteriyi kaçırt sonra bekle ki uygun birini bulasınız...

Gerçekleşen güncel maliyeti yaklaşık 8-10 milyon TL olan otopark için 20 yıl belediyenin belirlediği fiyattan kira ödenir; son 2019 için Mayıs ayına kadar belediyeye 5 bin 500 TL yazıyla “beş bin beş yüz lira” aylık kira ödeniyor… Bakım, park sulaması, bahçıvan, temizlik gibi ekstra giderler de tabii ki Gökçen ailesinin cebinden çıkıyor… Tabii, düzenli olarak emlak vergisinin de hem de yüksek rayiç bedelden ödendiğini hatırlatmazsak olmaz…

Elbette kentin ileri gelen yöneticileri kendilerine yakışan adımı atacak ve de şu an ‘kul hakkı’ gibi görünen haksızlığı adalet terazisine oturtacaktır diye düşünüyorum.

Adalet güvenmemiz gereken bir kavram

..Ve terazisi şaşmamalı…

İster kamu ister özel sektör.

Bazen geç de olsa tecelli eder…

Yeni aktörler bulmak için eski ‘kahramanlar’a brövelerini iade etmek farzdır…

Aile şehrin yönetimine inanmakla ve de güvenmekle “acziyet” içine düştüğü ya da kandırıldığını düşünmüyorum şahsen. İster şansızlık deyin ister talihsizlik deyin ister güven kurbanı deyin...

Şehrin yönetimine, kanun ve yasalara güvenmeyeceksiniz de kime güveneceksiniz...

* * * * *

Tüm bu geçmiş karar ve uygulamalar, yapının fiziki durumu dikkate alınmadan ihaleye çıkılması ihale sonrası basına yansıtılmaya çalışılanlar; yapılan suç duyuruları ile bu sürecin avukatlığını yapanlar hakkında bilgiyi başka bir yazımda sizlerle paylaşacağım. O zamana kadar sürecin başta kamu tarafı ve resmen başkasının malına çöker gibi davrananlar, şapkaları önüne alıp düşünme zamanları olur umarım. Çünkü, yanlış hesap Bağdat’tan er geç mutlaka dönermiş…