Şükretmeyi kaçımız becerebiliyoruz acaba?

Herkesin yaşadığı sıkıntı kendine ağır gelir ama ben neler yaşıyorum benim yaşadıklarımı hiç kimse kaldıramaz der der çok büyük bir yarışmayı kazanmış gibi övünürüz.

Aslında bu hayatta iddia ediyorum ki senin yaşadığın sıkıntının bin katını bir başkası yaşıyor yaşıyor da yine şükretmeyi beceriyor.

Daha birkaç gün önce mutlu bir şekilde ailecek piknik yaparken yağan bir yağmuru aileni alıp götürmesi…

Gözü önünde annesini öldüren babaya çocuğunun son bakışı…

Korona teşhisi konmuş KOAH hastası babanın hastaneye kaldırılırken çocuklarına son bakışı ve bir daha onları hiçbir zaman görememesi…

Koronaya karşı vatandaşı iğleştirip aylarca çocuğuna sarılamayan doktor babanın korona olup da çocuklarına son bir kez sarılmadan hayata gözlerini yumması…

Ekmek parası diyip de sosyal medyadan iş bularak çocuğuyla gittiği evde adam tarafından taciz edilen ve hırpalanan kadının şikayete gittiğinde polis memuruna anlatırken mahcubiyet bakışları…

Daha neler neler.

Şükretmeyi bilelim arkadaş elbet Rabbim yar ve yardımcımız olacak.

Biz sadece şükredelim yaşadığımız sıkıntıları atlatmak için hayata dört elle sarılalım.

Hayata umutla bakalım arkadaş. Belki hayat o zaman daha çekilir hale gelir.

Bursa’nın koronayla imtihanı devam ediyor.

Her gün Bursa’nın vurdumduymazlığını gösteren haberlerin ardı arkası kesilmiyor.

Davul zurnalı sosyal mesafesiz maskesiz asker uğurlamamı dersin, köpük banyosunda birbirine yapışan mı dersin, son olarak Küçük Kumla Mahallesi’nde korona virüs yokmuşcasına yapılan davullu zurnalı sokak eğlencesi akıl tutulmasının boyutunu gözler önüne serdi.

Bir tarafta koronayla savaşan insanlar bir tarafta koronaya o da kim miş diyip, bir saatlik eğlenceyi ömrüne bedel eden aymazlar hatta kendini bilmez cahil cühelalar takımı…