Geçenlerde yer aldığım dost meclislerinden birinde, arkadaşlarımızdan biri çarpıcı bir tespit yaparak içerisinde bulunduğumuz tüm süreçleri kapsayan yeni bir bakış açısı ortaya koydu.

Öncelikle ortaya koyduğu bu bakış açısının, tamamen küresel güçlerle alakalı olduğunu belirtmek ve devlet yapımız içerisindeki hiçbir kurumun bu düşünce yapısı içerisinde olduğunu düşünmediğimi belirtmek isterim. 
Buna dayanak olarak, yaşadığımız zaman dilimi içerisinde 'trend' ülke konumunda olan Türkiye’nin yükselişinin, milletler mücadelesi dahilinde ele alınması gösterilebilir.
Ülkemizde son zamanlarda gerçekleştirilen operasyonlar neticesinde, marjinal bağlarla insanları kendisine bağlamış çok farklı kesimlerden kilit isimler cezaevinde bulunmaktadır. Öyle ki toplum psikolojisi dahilinde bu marjinal kesimler, cezaevinde yatmakta bulunan kilit isimlere destek adı altında farklı eylemler gerçekleştirmektedir. Öyle ki insanlar, bu eylemleri duygusallıklarını ortaya koyup, gerçeklerin ortaya çıkmasını beklemeksizin, yargı sonucunu kendi kafalarında belirleyerek gerçekleştirmektedir. 
Bundan dolayıdır ki yargının aleyhte vereceği herhangi bir karar, onlar açısından doğruluk ve geçerlilik arz etmeyecek ve bunun neticesinde de, suçlu bile olsalar mahkum edilmiş kahraman portresi ile, cezaevinde yatanlar daha geniş kitlelere hitap eden kişilikler olacaktır.
Yaşanan süreçleri ele alacak olursak, ordu mensupları hakkında FETÖ, Ergenekon, Andıç vb. davalar neticesinde spor adamları şike soruşturması kapsamında bu ve benzeri yapılara daha ince araştırmalar yaparak artacak şekilde ulaşılabilir.
İşte cezaevinde bulunan bu kişilerin (devletin temel yapısını yıkmayı hedef alan suçları işleyenler hariç) özgürlüklerine kavuşması için çıkarılması düşünülebilecek bir genel affın göreceği destek mutlak surette büyük boyutlarda olacaktır. Ama asla unutulmamalıdır ki bütünü temsil etmez.
Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi bireyler olarak Yüce Devletimize ve buna bağlı kurumlara olan güvenimiz ve inancımız sonsuzdur. Bu kurumlarda bulunan temsil noktasındaki herkesin de önceliğinin artık Devlet ve dolayısıyla Yüce Türk Milleti olduğuna da tüm samimiyetimiz ile inanıyoruz. 
Ancak netice olarak şunu da açıkça belirtmek isterim ki; asli unsur olan millet, temsil hakkını emanet ettiği vekillerinden ve yöneticilerden Hakk’ın unutulmadan, herkesin hak ettiğini bulmasını beklemektedir. Yasama, Yargı, Yürütme ve koruyucu unsurların tümünden beklentimiz, önceliğini unutmaksızın hareket ederek, bu milletin asırlarına ipotek koyanlardan kendilerini ayrıştıracak şekilde hareket etmeleridir, Vesselam...

***

Günün Sözü:
“Emin olma!
Hiçbir konuda emin olma, kendini ayrıcalıklı sayma.
Konumuna, mevkiine, ismine veya şöhretine güvenme.
Şu hayatta tüm zahiri kisveler sabun köpüğünden ibarettir.
Köpükler nazlı nazlı yükselir ve pat diye son bulurlar.
Her zaman başkalarından öğrenmeye açık ol.
En iyi bildiğin konularda bile, köşeli düşünme, büyük konuşma.
Cümlenin sonuna nokta değil, ünlem değil, virgül, yahut üç nokta koy, açık bir kapı bırak daima.
Ne kadar bilsen de, hiçbir zaman yeterince bilemeyeceğini unutma.
Tevazudan şaşma.
Ancak o zaman kurtulabilirsin bilginin cehaletinden.”
(Mevlana)