Önce iğneyi kendimize batıralım, aynı hatayı geçmişte bizde yaptık, inşallah gelecekte yapmayız!

Konu şu:

Düzenlenen organizasyonların açılış konuşmaları bölümü.

Çok güzel bir etkinlik planlıyorsunuz, katılım harika...

Katılımcılar, bir an önce programın başlamasını bekliyor, aman Allah'ım(!) açılış konuşmaları bitmek bilmiyor ki...

Kürsüye çıkan inmek bilmiyor...

Uzattıkça uzatıyor, daldan dala atlıyor, konuyla alakası olmayan konulara giriyor, mesajlar veriyor, sonunda "fazla zamanınızı almak istemiyorum, ama..." diyor, ama gene devam ediyor...

Ölür müsün, bayılır mısın?

Birde protokol sırası var, hele de sıralamada bir yanlışlık yapın, kaşlar çatılıyor, suratlar asılıyor...

Konuşması gerektiğini düşüneni, konuşturmadığınız zaman, size küsüyor, adeta düşman kazanıyorsunuz.

İşin en acı veren tarafı da şu; konuşanlar, konuşmaları bitince, daha asıl konuya girilmemişken, salondan ayrılıyorlar...

Daha program başlamadan, gitti bir saat.

Organizasyona 100 kişi katılmış olsun (100 kişi X 1 saat) 100 saat zaman israfı...

Zamanı su gibi harcıyoruz. Zaman yönetimini hayata geçirmeli, zamanı yönetmeliyiz.

Yıllar önce, TSE eski başkanı Sn. Mehmet Yılmaz ARIYÖRÜK, bu konuyu gündeme getirmiş, özellikle TSE'de önemli mesafe kat edilmişti.

Teklifimiz şu; ev sahibi, beş dakikayı geçmeyecek şekilde bir selamlama konuşması yapacak ve ana konuya geçilecek!

Dediğinizi duyuyorum, diyorsunuz ki‘O zaman protokol gelmez!’

Programın tamamına katılmayacak olan, açılış konuşmasından sonra gidecek olan protokole çağrımız var:

İsraf haramdır, zamanı israf etmeyelim...