Yanlış bilinen doğrular ya da doğru bilinen yanlışlar.

Hangisi doğru hangisi yanlış…

Hayatım boyunca gözümle görmediğim hiçbir şeye inanmadım hatta gördüğüm bazı şeylerin de bir açıklaması vardır deyip o şekilde davrandım.

Niyetim kimseyi kötülemek ya da kimseyi iyi göstermek değil.

Konuya girmeden önce şunu da belirtmek isterim ki yazımı bazı okuyan kişilerin arasında bu da kim ki böyle bir şey yazıyor? Bunlar da gazeteci oluyor diyenler olacaktır.

Ben 4 yıldır gazetecilik yapıyorum, iletişim fakültesi mezunuyum. 4 yıllık eğitim hayatım boyunca çok okudum çok araştırdım emek verdim.

2016 yılından beridir de çalışıyorum ve hala da okuyorum. Ben bu mesleği severek okudum ve severek icra ediyorum.

Bursa’da çalıştığım 3 gazete oldu isimlerini vermeye gerek yok. Buralarda da kendimi çok geliştirdim sağ olsun gazeteci ablalarım ağabeylerim bana çok şey öğretti ve hala da öğreniyorum. Ama öğretilmeyen tek bir şey var insani değerler. Bu insanın içinde olan bir şey kendine ait olan…

Kendimi övmek değil niyetim ben gazetecilik okumaya karar verdiğim zaman gazeteciliğin benim için sadece toplum yararına olduğunu düşündüğüm için girdim bu yola.

4 yıllık çalıştığım süre boyunca yaptığım haberlerde hep toplumsal konuları ele aldım. Reklam haber yapmak gerekirse onu da toplumda sorun olabilecek bir konu olarak ele almaya çalıştım. Ee zaten nereye bakarsak bakalım herkesin sorunu sıkıntıları var. Senin yaşadığını bir başkası da yaşayabilir. Vel hasıl… Benim konuşmaya ve yazmaya hakkım var. Çünkü ben yıllarca emek verdim ve hala da veriyorum.

Bugüne kadar hiçbir siyasi yazım olmadı bundan sonra da olacağını sanmıyorum.

Aylardır korona illetiyle cebelleşiyoruz. Türkiye’de ilk yayılmaya başladığı günlerde 2 amcamın ve kendileriyle birlikte eşleri ve çocuklarının bu lanet hastalığa yakalandığını duyduk. Apartmanımız karantinaya alındı amcam ve kızı günlerce hastanede yattı.

Daha sonra ablamı duyduk ve daha çok kahrolduk ki ablam daha önce tüberküloz geçirmiş aylarca hastanede yatmış ve onun için bunu atlatmak çok zor.

Ablama teşhis konuldu… Hastaneye yatırıldı. Pardon ilk gece hastaneye yatırılmadı oturtuldu. Oturtuldu derken sandalyede oturtuldu. Çünkü hastanede yer yoktu ya da başka bir şey bilemiyorum hala onun cevabını alamadım.

İlk gün her saat başı ablamla irtibat kuruyorduk. Abla aldılar mı odaya ‘yok daha almadılar’ saat gece 01:30 abla aldılar mı ‘hayır sandalyede uyuyorum beni merak etmeyin’ dedi. Demesine dedi de merak etmemek elde mi?

Aradım birkaç yeri ablama yardımcı olmaları konusunda. İlgilenen oldu ya da ilgileniyormuş gibi yapan oldu. Her neyse ki ismini vermem doğru olmayabilir o yüzden vermeyeceğim aklıma o iyi kalpli abim geldi ve aradım sağ olsun birkaç kişiyi devreye soktu ve ablam sabah 5 buçuk gibi başka hastaneye sevk edildi.

Ben tabi mutlu oldum ama ablam mutsuzdu ‘Özlem beni başka hastaneye götürüyorlar ben iyiyim merak etme ama biliyor musun orada sandalyede yatan sadece ben değildim’ dedi ve ağlamaya başladı.

Tabi bende üzüldüm bu neden yaşanıyor bilmiyorum. İl Sağlık Müdürlüğü'nden birkaç arkadaşa durumu anlattım müdahale edeceklerini söylediler.

Ortada bir ihmal var kim hatalı kim hatasız bilemem. Ama ne olursa olsun herkes kendi işini hakkıyla yerine getirmeli. Toplumun düzenini sağlamak için biri bir göreve getiriliyorsa hakkını vermeli bu cümlemi yanlış anlamayın bu doktor, hemşire hatta temizlik çalışanı bile olabilir. Doktor toplumun sağlığını düşünmek, temizlik çalışanı toplumun kullandığı alanları temizlemek ya da bir öğretmen toplumun eğitimini düşünmek zorunda bu toplum ancak bu şekilde düzelir. Amaç sadece para kazanmak olmamalı, aynı zamanda mesleğinin hakkını vermeli…

Niyetim birini eleştirmek ya da birini kötülemek değil bizzat yaşadığım bir olaya değinmek.

Bunları neden yazdığıma gelirsek en başta da dediğim gibi doğru bilinen yanlışlar ya da yanlış bilinen doğrular hangisi doğru onun cevabını bulmak.

Doğru olan ne yanlış olan ne?