Korona salgını ülkemizde başladığından beri herkes bir şeylerden şikayet eder oldu. Evde canı sıkılıp veryansın eden mi, kafelere, AVM’lere gidemediği için bunalan mı, eğlenmeye gidemeyenlerin her gün yeter artık bitsin gitsin şu yasaklar diyen mi, keyfi bir şekilde kurallara uymayıp dışarı çıkanın ceza yazıldığın da polise sert tepkide bulunan mı, dede-ninesiyle dalga geçen mi, yokluğu bilmeden abartısız yiyip içen mi…

Daha neler neler… Çok şey gördük be arkadaş şu neredeyse bir senede. Psikolojimiz bozuldu, darmadağın olduk. Ama suç bizde. Bu bir seneyi iyi değerlendirip, kitap okuyup kendimizi geliştirebilirdik, off bunaldım diyene kadar. Ya da hani teknoloji bu kadar ilerlemeden şu her defasında sosyal medyada gezen kalabalık aile sohbetlerinin olduğu fotoğrafa ah ah ne günlerdi diyip özlem duyduğumuz güne de geri dönebilirdik.

Yok biz sadece özlem duyuyoruz. Neden telefonda oyun oynamak ya da millete laf yetiştirmek ya da sosyal medyada fink atmak varken ne yapayım sohbeti, ne yapayım aile sıcaklığını!

Fırsat olabilirdi bu günler bizim için. ailemizle daha yakınlaşabilirdik. Belki daha bilmediğimiz huylarımız, birbirimize karşı sevgimiz pekişirdi. Neden biz her şeyden şikayet etmek yerine günün kıymetini bilip ona göre hareket etmiyoruz.

Belki kaybetmeye mahkum olduğumuz insanlığımızı kurtarırdık. Hani vicdan sahibi olduğumuz günleri geri kazanırdık.

Şimdi bakın bakalım yeni nesil çocuklara bir nebze olsun vicdan nedir bilmeyen o kadar kişi yetiştirdik ki. Çünkü biz hayatın telaşesinden çocuklarımıza merhamet etmeyi, sevgi göstermeyi unuttuk. Ne olacak böyle büyüyen geleceğe. Hani bazen sosyal medyada bir şey okuyup diyoruz da ya bunu yapan insan değil hayvan da diyemezsin hakaret olur diye… İşte bu insanları anne- baba olarak biz kendimiz yaratıyoruz. Estafurul-Allah yaratmak Allah’a mahsustur da biz onların kişiliğini yaratıyoruz, merhametini vicdanını…

Gelin bugünleri fırsata çevirelim olmaz mı. Belki kaybetmeye mahkum olduğumuz insanlığımızı kurtarırız.