Belçika’da yaşayan Türklerin sosyal, kültürel ve ekonomik durumlarını yerinde görmek ve araştırmak için bir haftalık program için gittik ve geldik AB'nin göbeğine.

Öncelikle Belçika’daki Türk dostların hepinize selamları var.

Belçika’da geçirdiğimiz bir hafta içinde yaptığımız ziyaretleri detaylı olarak sizlerle en kısa zamanda paylaşacağım.

Kısaca ne yaptık…

Türk vatandaşlarını bol bol ziyaret edip sohbet ettik.

Biz onların sohbetine onlar ise Türkiye’ye özlemlerini giderdi.

Onlar ara sıra Türkiye’ye gidip gelseler de hep memleket hasretiyle yaşıyorlar.

50 yıl önce zor şartlarda Belçika’ya geçici olarak gitmişler. Daha doğrusu niyetleri ve hedefleri öyle imiş ancak şartlar dönmelerine pek şans tanımamış.

İlk gidenler çok ağır ve zor şartlarda çalışmışlar.

Dil yok, çevre yok, alıştıkları yiyecekler yok. Yokluk içinde gayret ve azimle var olmuşlar.

Biraz para biriktirip dönmekmiş niyetleri ama biraz derken yarım asır geçmiş aradan.

Kimi sistemini bozmamak için kimileri çocukların geleceği için kalmış.

Geçmişte Türkiye’de yaşanan olayları da unutmamak gerek tabii.

Kimileri emekliliklerini hak etmek için kalmış.

Kimileri de işçi olarak gittiği ülkede işveren olmuş.

Geçmişte iş de çokmuş aldıkları para da.

Her yerde olduğu gibi oralarda da eskiyi arıyorlar.

Eski dostluklar ve arkadaşlıklar burunlarında tütüyor.

Birçok Türk en lüks arabalara biniyor. Ferrari, Porsche, Mercedes, BMV gibi aklınıza gelen her türlü marka…

Orada doğmuş olanlar ve eğitimini alanlar artık daha çoğunlukta.

Oranın vatandaşı da olsalar orada yabancılar ve gurbetçiler.

Siyasete sahnesinde Türkler de var. Milletvekili olanlar, belediye başkanı olan Türkler, meclis üyesi olanlar var. Birçok sektörde başarılı iş adamlarımız var.

Onları gördükçe ve sohbet ettikçe gurur duyuyorsunuz.

Belçika federal milletvekili ve Brüksel Saint–Josse Belediye Başkanı Emir Kır ile hem sohbet hem de keyifli bir röportaj yaptık.

Türkiye’den Belçika’ya gelenlerin dünü, bugünü ve yarınını konuştuk.

Dünya üniversiteleri akademik sıralamalarda üst sıralarda yer alan Gent Üniversitesi'ni gezip görme ve yetkililerle röportaj yapma imkânı bulduk.

Eğitim konusunda çok yol kat etmişler.

Genele baktığımızda benim gördüğüm onlar duraklama ve gerileme dönemindeler.

Geçmişin mirasını yiyorlar.

Orada da işsizlik var. Orada da kaçak işçi çalıştıran firmalar var.

Orada da trafik ve park sorunu var.

Evet, bazı şeylerde bizden öndeler.

Bazı şeylerde de çok gerideler.

Türkiye ise hızla gelişmekte…

Bizdeki havalimanları ve verilen hizmetler konusunda da çok ilerdeyiz.

Oradaki Türkler ve bazı diğer ülke vatandaşları Türkiye’nin bu hızlı, istikrarlı gelişmesinden umutlu ve mutlular.

Türkiye’nin yatırım heyecanını sevinçle karşılıyorlar.

Orada yaşayan Arap ve Müslüman toplulukları da bizdeki gelişmelerden dolayı mutlular.

Türk dizilerini takip ettiklerini ve Türkiye’ye gezmeye geleceklerini söylüyorlar.

Bir Belçika vatandaşı ile görüştüğümüzde en büyük hedefinin Türkiye’de yaşamak olduğu söyledi.

Sözü ekonomiye bağlayacak olursak, Avrupa pazarına daha çok mal satmamız lazım. Onun için de gitmek, görmek, incelemek, tanıtmak ve pazarlamak gerekiyor.

Ticaret fırsatları var. Karşılıklı değerlendirmek lazım…

Belçika ile 181 yıldır devam eden ilişkiler daha da geliştirilebilir.

Bazı şeyler anlatılamaz, mutlaka yaşamak gerek, gidip, gezip, görüp ve dönmek gerek.

Oraları gözünde çok büyütenler gidip görsünler ki Türkiye’nin kıymetini daha iyi kavrayacaklardır.

Seyahatte sıhhat ve bereket var.

Fırsat buldukça gezin derim…