Asrın illeti koronavirüs sebebiyle evde geçirdiğimiz bu zor günleri fırsata çevirmek için birçok belediye gibi İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban da sosyal medyada çeşitli etkinlik ve yarışmalar düzenliyor.

Sosyal medyada 20 Nisan tarihinde “1600’lü yılların İnegöl’ünü eserinde anlatan ünlü gezginin adı nedir?” diye sormuştu.

Doğru cevap veren 60 kişiye 5 kitaptan oluşan ünlü masallar setini hediye edeceğini duyurmuştu.

Amatör bir gezginci olarak ‘Evliya Çelebi’ yanıtı verdim. 21 Nisan’da kazananlar listesinde kendimi de görünce sevindim. Çünkü ben de minik Mehmet Eren Çokacar’a bu minik kitap setini hayat normale dönünce ve yüz yüze gelince hediye edeceğim.

Çocukluğunu pek yaşayamamış biri olarak ben de ‘Parmak Çocuk’ kitabını okudum.

Çoğunuzun bildiği ibret dolu masalı sizlerle paylaşmak istedim. Tıpkı eski günlerdeki gibi dinleyerek, okuyup tatbik ederek. İnci bir sancı mahsulüdür.

Kader gayrete âşıktır. Gayret edelim ve her işimizi âşk ile yapalım. Geçmişimizi asla unutmayalım. Empatiyi ve sempatiyi unutmayalım. Evet, 7 yaşındaki 44, 68 ve 77 yaşındaki parmak çocuklar da okusun.

Keyifle okumanız ve ders çıkarıp uygulamamız dileğiyle…

                                                                       ***

..İlkbaharın, tüm güzelliğini hediye ettiği bu memlekette herkes güler yüzlü, merhametli, konuksever ve iyi kalpliymiş. Bir karıncayı bile incitmekten korkarlarmış. Kazandıklarının bir kısmını fakir olanlara hediye ederler, onların sıkıntılarını azaltmaya çalışırlarmış.

Fakat bu memlekette kese kese altınları, elmasları, gümüşleri, sandık sandık incileri olan bir adam yaşarmış ki; bir kez olsun güldüğünü gören olmamış.

Kapısını kim çalsa en ağır sözlerle onu evinden kovarmış. Hiç kimseden hoşlanmadığı için hiç kimse de ondan hoşlanmazmış.

Bir gün elbiseleri yıpranmış, açlıktan benzi solmuş bir adam bu katı yüreklinin evine varmış, kapısını çalmış. Kapıyı açan hizmetçi, karşısında bir dilenci görünce onu uyarmak istemiş ve demiş ki;

-Bu evin sahibi çok katı yüreklidir.

Sana hiçbir şey vermez.

Ondan ağır bir söz işitmeden gitsen iyi olur. Yoksa kalbini kırar.

Hizmetçi dilenciye bu sözleri söylerken evin sahibi çıkagelmiş.  

-Kimdir beni rahatsız etmekten çekinmeyen, diye sormuş.

 Dilenci elini uzatarak;

 -Efendim, ben çok açım. İyilikte bulunmak istemez misiniz, demiş.

 Adam öfkeden ne yapacağını şaşırarak haykırmış:

 -Sor bakalım, bu memlekette evimden bir dilenciye, bir lokma ekmek çıkmış mı? Ekmeğini başka kapılarda ara.

Bu sözleri işiten zavallı dilencinin kalbi kırılmış.              

****

Bu olayın üzerinden yıllar geçmiş. Zengin adamın başına bir felaket gelmiş, kendisini sokakta buluvermiş.

Kapı kapı dolaşıp bir parça ekmek için el açmaya başlamış.

Bir gün şehrin sokaklarında böyle dolaşırken, ihtişamlı bir evin karşısında durmuş. Ve ona bakmaya başlamış. Eski günleri, o çok zengin olduğu günleri hatırından geçirir gibi uzun uzun bakmış eve. Sonra da gidip kapısını çalmış. Kapıyı açan hizmetçi karşısında bir dilenci görünce konuşmadan içeri girmiş. Kısa bir süre sonra geri döndüğünde elinde bir sepet yiyecek varmış. Sepeti dilenciye uzatırken hayretle bağırmış:

-Olamaz! Siz, siz böyle ne hallere düştünüz.

 Hizmetçinin sesine gelen evin sahibi, merakla sormuş:

 -Ne var, ne oluyor?

 Hizmetçi, eskiden yanında çalıştığı beyin şimdi bir dilenci olduğunu, buna çok üzüldüğünü söylemiş. Ev sahibi ise dilenciyi tanıyınca bu duruma pek şaşırmamış:

 -Ben, bir zamanlar onun kapısını çalan yoksuldum fakat o, beni evinden kovdu ve benim kalbimi kırdı. Öyle zengindi ki, gözü hiç kimseyi görmezdi. Demek ki, ondan alınan bana verilmiş. Üzülme, onu içeri al. İstediği kadar yesin içsin.

 Dilenci içeri alınmış, krallara layık bir şekilde ağırlanmış. Adam yaptığı hatayı anlayarak;

 -Hakkınızı helâl edin efendim, demiş. Şükürler olsun ki, henüz yaşıyorken sizinle karşılaştım. Yoksa bu hakkı nasıl ödeyebilirdim, demiş…

Bu iki insan uzun seneler beraber, o evde yaşamışlar. Ve adam gülmeyi; insanlara yardım etmenin ne kadar zevkli olduğunu, insana ne kadar güzel bir huzur verdiğini öğrenmiş.’

Selam ve dua ile sağlıkla “evde” kalın.