ABD elçisi ile DPS onursal başkanının geçen ayki buluşması belli heyecan yarattı ama üzerinde fazla durulmadan unutuldu gitti.

Oysa bu ziyaret çok derin manalar taşıyan bir ziyaretti.

Görüşmenin sırrı da çektirdikleri fotoğrafın arka fonundaki panoda gizli.

Orada açıkça bu görüşmeyi hangi güçlerin sağladığı görülmekte.

Bu görüşme, yakın zamanda Balkanlardaki varlığımızı yok etmek adına soydaşlarımıza yönelik yeniden başlatılacak baskı planının bir parçası olarak gerçekleştirilmiş bir ziyarettir.

Tarih boyunca jeo-stratejik konumundan dolayı Balkanlar büyük güçlerin ilgi odağı olmakla beraber özellikle son yıllarda bu ilgi tekrar artmıştır.

Buna birçok sebep var ancak biz bizi ilgilendiren konuya değinelim.

Öteden beri Balkanlardaki Müslüman nüfus Hristiyan dünyasının gözünde diken olmuştur.

Geçmişten günümüze kadar, Osmanlı’nın çekilmesinden sonra, oralarda kalan Müslüman nüfusa karşı, oralardaki varlığımızı yok etme amaçlı, defalarca asimilasyon politikaları uygulanmaya çalışıldığı görülmekte.

Bugüne kadar bu tür yaklaşımların hiçbirinin başarılı olamadığı ortada.

Ancak bu durum bu jeografyadan varlığımızı yok etme amacında olanları vazgeçirdiği anlamına gelmez.

Haçlı dünyasının en korktuğu şey İslam’ın kendi dünyalarına nüfus etmesidir.

Bu yüzden Balkanları bir kale, bir buffer olarak görmekteler.

Aslında bu haçlı zihniyetin asıl amacının Balkanlardaki Müslüman nüfustan öte bizim Türk varlığımızı Anadolu’dan silip atmak olduğunu bilmeyen yok.

Ve nasıl ki onlar Balkanları İslam’a karşı bir tampon olarak görüyorlarsa aynı şekilde bizim için oradaki Müslüman nüfusun da elimizi güçlendiren bir koz olduğunu çok iyi biliyorlar.

Yıllarca Balkanlardaki varlığımızı, Güneydoğumuzda bize karşı oynanan oyunlara karşı, yani Güneydoğu halkımızı kışkırtanlara karşı, koz olarak kullanmamız gerektiğini savunduk ve bu konuda ilgili yerlere bazı yazılar verdik.

Siz bizim Güneydoğuyu kurcalarsanız biz de Balkanları kurcalarız dememiz gerektiğini anlattık durduk.

Ama bugüne kadar Balkanlarla ilgili geliştirilmiş stratejilerimizin olmadığından, oralarda sahip olduğumuz Türk ve Müslüman nüfustan dolayı asıl oyun kurucu olmamız gerekirken ancak gelişmelere göre ayak uydurmaya çalışan figüran olarak yer aldığımızı anlatmaya çalışmaktan dilimizde tüy bitti.

Ama siz görev başına, yurtdışı türkleri gibi son derece stratejik kurumlara, oraları tanımayan, Balkanlardaki insanımızı ve sorunlarını bilmeyen kişiler getirirseniz olacağı budur.

Ancak başkasının kurduğu oyunlara ayak uydurmaya çalışırsınız.

Ama yeni dönemde siyasetten, bürokrasiye köklü değişiklikler yapılmakta.

Buna paralel olarak artık Balkan politikalarında da, yeni kadrolar oluşturularak esaslı değişikliğe gidileceğini çok net biliyoruz.

Nihayet görev başlarına liyakatli ve donanımlı kişiler getirilerek oralarla ilgili kısa, orta ve uzun vadeli stratejiler geliştirilerek yukarıda bahsettiğimiz konularla ilgili somut adımlar atılacaktır.

İşte tam da bu niyetlerden haberi olan bazı güçler yine bizim Balkanlardaki varlığımıza yönelik planlar yapmakta.

Hangi güçler olduğu o fotoğrafın arka planındaki panoda gizli.

Balkanlarda en fazla soydaş nüfus Bulgaristan'da olduğundan en stratejik öneme sahip ülke orasıdır.

Ve bundan dolayı bugüne kadar soydaşlarımızı temsil ettiği iddiasında olan partiye ilgi tesadüf değildir.

Konu uzun ve derin. Daha fazlası haftaya…