"Korona bizu yedu yedu" demişti, aylar öncesinde Karadenizli bir ahbabım.

Şimdi kendisi karantinada, Hak şifa buyursun!

Vaka sayısı korkunç bir şekilde artıyor, ölüm de keza...

Heyecanlı ve korku dolu bir bekleyişe gebe önümüzdeki 5 aylık süreç.

Kafaları karıştıran onlarca soru soruyoruz, konu Covid-19 ise...

Aşı ne kadar güvenli?

Çin'in ürettiği aşının yan etkileri ölümcül sonuçlara zemin hazırlar mı?

Virüs ve aşı hakkında ortaya atılan korkunç iddiaların aslı astarı nedir?

Bu derde deva hap ya da şurup yok mu da, tek çare damarlara girecek olan iğnede aranıyor(!)

mRNA nedir?

..gibi gibi...

Bu sorular çevremde bulunan insanların sorduğu sorular.

Beynimizi yoran onlarca soru… Uzmanlar bu sorulara birbirinden farklı cevaplar vereceklerdir; objektif düşüneni günümüzde bulmak zor olsa gerek!

İyi diyen de var, kötü diyen de aşı için. "Her şey dümen azizim, büyük resmi görmüyor musunuz yahu!" diyerek, bizleri bilim kurgu filmi figüranı olarak görenler de...

Kafatasının içinde beyin taşıyan herkes yorum yapıyor malum.

Herkesin bir görüş açısı var diyelim de uzatmayalım konuyu.

Mücadelede harika bir çizgi de yakalasak, durum daha kötüleşiyor olsa da konuşacak birileri her zaman var toplumumuzda.

Bu kadar görüş belirtilen bir toplumda felsefe tavan yapmalıydı bence…

Dinlemiyoruz ki... Herkes kendi hanesinin filozofu, profesörü olmuş arkadaş!

Her şeyden şüphe duyar hale gelmişiz, yorumum yerindeyse.

Maske ve sosyal mesafenin riski azalttığına dair nice açıklamalar oldu da ne oldu!

Sokaklarda çok kişinin maskesini çenesinde gördük, ne haberler düştü önümüze de "Yok artık" dedik.

Kısıtlamada, tıklım tıklım mekânlarda, mum ışığında kumar oynadı adamlar yahu, daha ne olsun!

Sosyetenin korona partisi ise dün gibi akıllarda ki buna benzer nice vurdumduymazlıklar yaşandı.

Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.

Bu hastalığın şifası bulunsa ne olacak, cehaletin aşısı yok maalesef!..

Malum, adamlar aşı üzerinden dolandırıcılık yapmaya bile başladı, sahte rakı yapanlar ‘sahte aşı’ işine de girerse durum vahim!

Allah bu devletin ve duyarlı vatandaşların yardımcısı olsun.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Sigara içmeyeceğiz. Koronavirüs döneminin en büyük belası sigaradır" uyarısından sonra belirli adımlar atıldı biliyoruz ki...

Ne oldu?

Salgına karşı alınan önlemler kapsamında, ülkemizin dört bir köşesinde sokaklarda sigara içilmesi yasaklandı.

Peki, bu yasağa ne kadar uyuldu?

Şimdi, sizinle ufak bir tecrübemi paylaşacağım!

1 Aralık Salı günü ödemelerim olduğu için evden çıkmak zorundaydım ve 20 dakika içinde 17 kişinin sokaklarda püfür püfür sigara içtiğine şahit oldum.

Belki garip gelecek ama saydım!

..Ve dayanamadım, durakta sigara içen 2 gence  tepki gösterdim. Aldığım cevap anlayışsızlığın pik yaptığının en büyük kanıtıydı: "Biz de virüs yok ki abi!"

Sustum.

Nasıl bir cevap verebilirim ki ben bu adama? Ya çok zengin bu adam, ya da terör saldırısını bu şekilde yapıyor; canlı bomba misali.

Otobüs durağında yaşanıyor bu olay! Bankta 2 tane 60 yaş üstü insan var. Çift maske takmama rağmen ben o sigaranın dumanını genizlerimde karşıladım.

Yahu adam, bildiğin kendisini garanti altında hissediyor. Onda virüs yokmuş; lafa bak!

İçimde kaldı söyleyemedim, buraya yazayım:

“Yasağa rağmen, insanları olumsuz etkileyecek şekilde sokakta sigara içen arkadaşım! Bu virüse çare buldun da bizim mi haberimiz yok?”

Bu arkadaşın bakış açısı bizimkine uymadı maalesef. Bunun gibi tiplere bakış aşısı lazım…

Yok, bu kafayla olmaz! 1 saat özgürce yaşamak uğruna, birçok insanın ölümüne neden olabilecek ortamı hazırlayan zihniyet rakamları bu hale getirdi!

Maskeyi ve sosyal mesafeyi anlamsız bulan, sadece tuvaletten sonra elini “üstünkörü” yıkayan, kazanacağı para uğruna insanların hayatını kurumunun geleceğiyle takas yapan, “Bize bir şey olmaz abi” düsturuyla güne uyanan vatandaşlara diyeceğim şu:

Bu rakamların artma nedeni sizsiniz! Kabul edin, cinayet işlediniz. Yaşadığı toplumun sağlığını riske atan şahısın tanımını bu acıyı çekenler yapsın.

Saldırı yapan bir canlı bombadan ne farkı vardır bu kural bilmezliklerin(!)

Yatağına sırtüstü yattığında, göğsünde acı bir ıslık çalanların hayatlarını yok etmeye hakkınız yok! Sizlerin yüzünden 15 dakikalığına da olsa, gezmek için, sokağa çıkamıyor insanlar.

Korona aşısının yanında, cehalete ve bencilliğe de aşı lazım artık! Ben bunu anladım.

Kahraman doktorlarımızın, gece gündüz çalışan kolluk kuvvetlerimizin, kurallara uyarak milletinin sağlığını düşünen vatandaşlarımızın çabalarını boşa çıkarmayalım.

Yazıktır, günahtır!