Bugün sizlere eski Yeşilçam filmlerinden bahsedeceğim biraz. Hani o esas oğlanlarımızın Ediz Hun, Ayhan Işık, Göksel Arsoy… Esas kızlarımızın ise Belgin Doruk, Türkan Şoray, bazen Fatma Girik bazen de Hülya Koçyiğit olduğu… 
Sonralarında Tarık Akan'lı, Ferit’li yıllar…
Mümin Özkul’lu babacanlar…
Yeşilçam bir efsane hayatı, yaşamayı, sevmeyi, acıları, tüm kötülükleri her şeyi olduğu gibi bizlere sundu. 
Çocukluğumuzun, gençliğimizin o unutulmaz sanatçılarından hayat dersleri aldık. 
Unutulmaz ve yaşanılası sevdaların göz süzülerek bakışları hâlâ aklımda.
O zamanlar, yani 70'li yıllarda çekilmiş filmler ayrı ayrı hayatı öğretirler ve bizlere ders verirlerdi.
Nostaljinin büyüleyen yanı ve hayallerin gerçekleşecek olması umuduyla yaşamak Yeşilçam'ın en büyük özelliklerinden biriydi.
Damarlarında hissetmek ve sevmek, hem de en derinden soluksuz, nefes almadan, ölürcesine, başkası hiç olmayacakmış gibi kendine yasaklar koymanın adıdır Yeşilçam.
Gerçekten aile olmanın, neşenin, hüznün, dramın, acının anlarını bizlerle, sizlerle paylaştı uzun bir dönem.
Tüm sinemaseverlere hitaben, biz sizleri hiç unutmayacağız.
Sizin gibi ailemiz olmasaydı biz olmazdık.
Adile Teyzemin kahkahasını,
Türkan Şoray'ın saçlarını savurup o güzel gözlerinden yaşlar akmasını… 
Münir Özkul'un o babacanlığını… 
Ayşen Gruda'nın Feride Abla tiplemesini…
Yakışıklı Ferit'i…
Güdük Necmi'yi…
İnek Şaban'ı Türk sinemasna can veren değerli oyuncularımızı, büyük ustaları saygı, sevgi ve sonsuz özlemle anıyorum.
Şimdiki filmler belki teknolojik olarak ileri düzeyde olabilir ama hissiyat ve içtenlik açısından acaba o kadar etkili mi diyecek soracak olursak acaba yaşı 40'ı aşkın olan kesinlikle eminim ki 'asla' diyecektir...
Denemesi bedava isterseniz sorun…
Ben kendimden başlayayım o zaman 'asla'ya katılıyorum