Bu salgın ortamında bütün insanoğlu eli kulağında corona virüsüne karşı aşının bulunmasını bekliyor.

Aşılar bazı hastalıklardan, genelde viral kaynaklı, korunmada olmazsa olmaz araçlardır.

Bu aşılar sayesinde binyıllardan beri insanoğlunun başına bela olan birçok  hastalıktan kurtulmak mümkün olmuştur.

Faydaları tartışılmaz ancak son yıllarda özellikle yeni bulunan aşılar birçok spekülasyona da sebep olmaya başlamıştır.

Değişik hastalıklar bahane edilerek piyasaya sürülen ama başta ticari olmak üzere, değişik amaçlarla kullanılan bazı aşıların olduğu da her geçen gün daha net ortaya çıkmaya başladı.

Ticari amacın dışında insan sağlığına ciddi zararlar veren aşıların da kullanıma sokulduğu artık sır değil.

Bu duruma en çarpıcı örneklerden biri  "domuz gribi" aşısıdır.

Gribal enfeksyonlara sebep influenza grubundan olan H1N1 virüsü yani "domuz gribi" ilk ortaya çıktığında dünya genelinde gündem olmuştu.

Bu hastalık 2009 yılında ilk Meksika'da ortaya çıkmasından sonra kısa sürede tüm dünyaya yayılmış ve pandemi ilan edilmesine sebep olmuştu.

Hatırlanacağı gibi, aranızda bu aşıdan yaptıranlar mutlaka vardır, çok kısa sürede bu virüse karşı aşı geliştirildiği söylenerek piyasaya sürülmüştü.

Ancak bununla beraber tartışmaları da beraberinde getirmişti.

Etkili olup olmamasından öte asıl tartışma zararlı etkileri üzerine yapılmıştı.

Nitekim takip eden yıllarda bu tartışmalar yersiz olmadığı da belli olmuştu.

Kısırlık vakalarının artışlarından ki branşımız gereği bunun bizzat şahidiyiz,  encefalopati ve merkezi sinir sistemi rahatsızlıklarına kadar birçok olumsuz etkileri olduğu anlaşıldı.

Bu aşı ilk piyasaya sürüldüğü dönemlerde bunun sakıncalı olduğunu ve yaptırmayacağımızı söylediğimizi çevremiz çok iyi hatırlayacaktır.

Hatta aşıyı savunan bazı Hekim arkadaşlarımızla aşının etkinliği ve zararlı yönleri konusunda birçok defa da tartıştığımız olmuştu.

Nitekim o dönem bizim savunduklarımızı teyit eden açıklama bizzat Başbakandan gelmişti.

Basına çıkıp: " Ben bu aşıyı yaptırmam" demişti.

Dönemin Sağlık Bakanı ise medyanın önünde aşı yaptırmakla kalmamış milyonlarca aşı alarak yüzmilyonlarca doların çöpe gitmesine sebep olmuştu

Bu gerçekler doğrultusunda corona virüsüne karşı üretilmeye çalışılan aşı hakkında da değişik hipotez ve komplo teorileri ortaya atılmakta.

Bu teorileri ortaya atanlar paranoyak mı, yoksa iddialarında gerçeklik payı var mı?

Pek de haksız sayılmazlar.

Dünyada herkesin sıkıntı yaşamadan hayatlarını sürdürmeleri için optımal nüfus sayısının  4 milyar civarında olması gerektiği hesap edilmiş.

Doğrudur.

Fazla nüfus ile doğa da, insan da zorlandığına açıkça şahit oluyoruz.

Dünyanın herhangi bir bölgesinde savaş veya doğal afetler gibi sebeplerden toplu ölümler yaşandığında oralara müdahale etmek için çok aceleci davranılmadığı dikkatlerden kaçmamıştır.

Evet! Nüfus planlamasının şart olduğu tartışılmaz.

Tespit doğru ancak kullanılan yöntemler yanlış.

Nüfus planlamasının daha hümanist yaklaşımlarla yapılması mümkündür.

Sonuç olarak Kızamık, Kolera, Veba, Polio, Tetanoz, Verem,  Kudurz gibi hastalıklara karşı yapılan aşıların faydasını kim inkar edebilir ki?

Ama bazı aşıların da farklı amaçlar için enstrüman olarak kullanılabileceğini unutmamak lazım.