Vergi avantajından faydalan, ama hedefin patent olsun.

Sadece vergi avantajı, seni geliştirmeyeceği gibi, ülkenin kaynaklarını da heba edecektir.

İstanbul'da AR-GE merkezi sayısı bugün itibarıyla 406...

İstanbul'da 2018 yılında yapılan patent başvuru sayısı 3342...

Bursa'da AR-GE merkezi sayısı 118...

Bursa'da 2018 yılında yapılan patent başvuru sayısı 440...  

İstanbul için firma başına düşen paten başvuru sayısına bakalım; 8.2...

Bursa için firma başına düşen patent başvuru sayısını görelim; 3.7...

Bu oranları incelediğimizde bir ters orantının varlığını görmeliyiz ve şu sonuca varmalıyız; AR-GE merkezlerinin sayısından ziyade, niteliğinin önemi üzerinde durulmalıdır!

AR-GE merkezleri, elbette sanayi kuruluşlarına bir maliyet getirmektedir, ancak devlet de bu maliyete ortak olmaktadır.

AR-GE merkezlerinde temel amaç; ASLA TEŞVİK ALMAK OLMAMALIDIR!

Yanlış anlaşılma olmasın, AR-GE merkezlerinin gereksizliğini savunan sakat düşünceleri desteklemiyoruz, aksine önemine vurgu yapıyor, niteliğin arttırılmasını diliyoruz.

Ortaya çıkarılacak olan bir yenilikle, ülkeye sağlanacak olan bir katma değerin önemine vakıfız, yeni bir buluş ile, ithal edilen bir ürünü bu ülkede üretecek olan anlayışa da sevdalıyız, aşığız...

Neyi anlatmak istediğimizi bir örnek daha vererek açıklamaya çalışalım;

Bursa ile aynı sayıda AR-GE merkezine sahip olan Kocaeli'nin 2018 yılında yapmış olduğu patent başvuru sayısı 294...

Firma başına düşen paten başvuru sayısı 2.5...

Yukarıda vermiş olduğumuz rakamlar patent başvuru sayıları, bunların içinden tescili gerçekleşenlerin sayılarını da verelim;

2018 yılında İstanbul'un patent tecili 1478...

2018 yılında Bursa'nın patent tescili 186...

2018 yılında Kocaeli'nin patent tescili 109...

Tescili yapılan patentlerin;

  1. a) Ne kadarı yerli yatırıma dönüştü?
  2. b) Ne kadarı, ne kadar iyileştirmeye sebebiyet verdi?

Bu sorulara verecek olduğumuz cevaplar neticesinde, neyi ifade etmeye çalıştığımız daha iyi anlaşılacaktır...

 

***

OLMAZ BÖYLE BİR ŞEY!

Çok kızacak olan olacak ama yazmalıyız, etkisini bilmeyiz ama, tepkisini tahmin ediyoruz.

AR-GE’de çalışıp "Standardizasyonu" bilmeyen mühendisler var!

Üretimini planladığı, tasarımını yapmaya çalıştığı ürününün ulusal veya uluslararası bir standardının olup olmadığını bilmeyen AR-GE personeli var!

ISO-CEN-CENELEC gibi kuruluşlardan bihaber olan AR-GE çalışanları var!

TSE'nin ne iş yaptığını, görevlerini, sorumluluk alanlarından haberdar olmayan mühendisler var!

Ülkemizdeki 8017 ulusal standardtan ve 28785 yabancı kaynaklı standardtan haberdar olmayan AR-GE personeli var!

Ayna Komiteleri bilmeyenler var!

Teknik Komiteleri duymayanlar var!

 

Böyle bir şey olmaz!

Uluslararası Standard literatürünü takip etmeyenler, nasıl takip edeceğini bilmeyenler, Standardizasyona inanmayanlar var!

Bunları yazmamızın sıkıntılı olduğunu biliyoruz. Amacımız kimseyi suçlamak değil!

Bir gerçeği dile getirmek, bu ülkenin araştırmacılarına standardizasyonu anlatmak, gerçekleri gündeme getirmek için bunları yazıyoruz.

Türkiye'nin neresinde olursanız olun, bu gerçekleri sizlere ücretsiz olarak anlatmak, duyurmak, bilgi vermek istiyoruz.

Çağırın gelelim, arayın cevap verelim, yeter ki bu ülkeye el birliğiyle bir katkı sağlayalım, geleceği birlikte, kaliteyle yönetelim.

Çünkü biz, MİLLİ SES VER PROJESİNİ savunuyoruz.

Milli kalkınmanın MİLLİ SES ile olacağına inanıyoruz...

Ve diyoruz ki;

"Artık sınır boylarındaki cephelerin yerini Organize Sanayi Bölgeleri almıştır.

Cephedeki ordunun karargahı AR-GE merkezleridir.

Standardlar, bu karargahta bulunan en önemli silahlardır!"