Futbolda devre arası hazırlık kampları için kulüplerin Antalya’ya kafileler halinde gittiğini biliyoruz. Televizyonda Vali değil, Belediye Başkanı değil, TSO Odası Başkanı değil sadece bir organizasyon şirketi sorumlusu süreci anlatıyor.

Deniz turizminin olmadığı Ocak ayında 2 bin futbol takımının Antalya otellerinde rezervasyon yaptırdığını söylüyor ve seneye bu rakamın 3 bin takım olacağını ifade ediyor.

Yuvarlak hesap her takımı 30 kişi kabul edersek 90 bin, taraftar, basın, gazeteci, televizyon ekiplerini ilave edersek 100 bin kişi kışın göbeğinde Antalya otellerini doldurdu. Bu hazırlık sezonunda beklenen gelir 100 milyon doların üzerinde hesap ediliyor.

Takımları Antalya’ya çeken sadece hava koşulları değildir. Kentin karar vericilerinin yıllar önce bu talebi öngörüp, takımlara düzgün zeminli koşu alanlarını, kapalı antrenman salonlarını ve maç yapacağı sahalarını FIFA standartlarına uygun yaparak sunmalarından kaynaklanmaktadır.

Aynı şekilde otellere kongre turizmi için uygun salon ve mekânlar yapıldığından bakım ve tadilata ayrılan çok kısa ara dönemler haricinde Antalya’da turizm mevsimi 12 ay sürmektedir.

Oysa 1970’lerin turizm cenneti olan Bursa ve Uludağ ehliyetsiz ve kifayetsiz yerel yönetimlerle günümüzde onca zenginliklerine rağmen turizm fakiri bir kent haline getirilmiştir.

Turizm’de herkesin fikri yoktur. Tek bir kural vardır o da evrensel turizm taleplerinin karşılanmasıdır.

Şampiyon sporculardan Başkan Aktaş’a ziyaret Şampiyon sporculardan Başkan Aktaş’a ziyaret

1970’lerin gazetelerine baktığımızda Türkiye’deki en önemli ve zengin takımlarının sezon başı kamplarını Uludağ’da yaptıklarını okursunuz.  

Bugün bu şehrin takımı bile artık sezona yurtdışında hazırlanmaktadır. Bu sezon parası bittiğinden kredisi olmadığından Afyon’da kampa girmiştir.

Turizmde kuralları siz koyamazsınız. Ancak ve sadece hizmet üreterek, müşteri memnuniyeti ile turizmde süreklilik sağlayabilirsiniz.

1978 yılı Milliyet gazetesinde “futbol takımlarının hizmetine sunulmak üzere iki futbol sahası, bir kapalı salon ve düzgün zeminli kros alanı yapılması planlanmıştır” haberini bugün okuduğumuzda Bursa’ya nasıl ihanet ettiklerini anlarız.

Bu Antalya’da her otelin uluslararası bir futbol sahası varken, Uludağ’da hala tek bir sahanın olmaması Bursa’nın kimlere peşkeş çekildiğinin en net örneğidir.

Aynı şekilde 40 yıl öncesinde kaplıca şehri olan Bursa, sularını çaldırmış ve günümüzde Kütahya ve Afyon’a kaplıcaya gitmektedir.

Bursa’yı, her kafadan bir ses çıkararak turizmi bitirip, bu hale getirenlere lanet olsun!

Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın topyekûn turizm hamlesini bu anlamda önemsiyorum ama kış turizminin başladığı bu günlerde Turizm Bakanı’nın Bursa’ya gelip, Uludağ’a çıkmadan BTSO salonlarında Uludağ’ı konuşmasını yadırgadığımı da ifade edeyim.

Gündeme gelen dört mevsim Uludağ mottosu yine yalan olursa yazık olur.