“İkna edici olmak için inanılır olmalıyız; inanılır olmak için güvenilir olmalıyız; güvenilir olmak içinse dürüst olmalıyız. (Edward R. Murrow)”

Aklımda iz bırakan, yüreğime dokunan şeyleri mutlaka bir yerlere kaydederim. Bu anlamlı bir söz veya güzel bir yazı olabilir. İşte yıllar önce kaydettiğim oldukça anlamlı ve dokunaklı bir yazıyı iki bölüm halinde sizlerle paylaşmak istiyorum.

Mangal gibi yürek olacak adam dediğinde. Öyle her patırtıya pabuç bırakmayacak. Bakışından toz olacak, bakışıyla şad olacaksın. Bakmayacaksın beylik laflar etmediğine, bileceksin ki yeri ve zamanı geldiğinde icraatıyla konuşacak. Adam dediğin konuşacağı yerde susup, susacağı yerde konuşmayacak. Az ama öz konuşacak. Kodum mu oturtacak tek bir lafıyla. Sözünü sohbetini dinletecek. Espriyle vakar, ciddiyetle saygı arasındaki çizgiyi ince çizecek. Sesindeki tınıdan ayırt edebileceksin sevincini, kederini…

Adam dediğin yüce gönüllü olacak. Öyle her koşana, her zorlayana açmayacak yüreğinin kapılarını. İki cicim, bicime kanmayacak. Dudaktan dökülenle yürekten akanın ayrımına varabilecek. Yalnız kalmayı becerebilecek. Hayatın her evresinde kendi kendine yetebilecek. Duygusal karmaşalarda hata üstüne hata yapmayacak. Şişenin dibini de görecek gerekirse. Ama illa ki ağzıyla içecek. Acıyı da mutluluğu da Allah’ına kadar yaşamayı bilecek adam dediğin.

Kendine özgü bir duruşu olacak adam dediğinin. Örneğin merhametle şecaatin, sadakatle ihanetin, cehaletle nedametin ayrımına varabilecek. Söyledikleriyle yaptıkları çelişmeyecek.

Doğal olacak adam dediğin. İşine geldiği gibi davranmayacak. Özü neyse sözü de o olacak. Kırk yerinden eğip bükmeyecek lafı. Söylemeden önce ölçüp biçecek, söylediğinde de sözünün arkasında durmayı bilecek.

Adam dediğinde izzet–i nefis olacak. Midesi değil, yüreği geniş olacak. Kadını önce ana bilecek. Kızına da oğlu kadar evlat diyebilecek. Bacım dediğine meyil etmeyecek. Yar dediğini sahiplenecek. Duracağı yeri de durduracağı yeri de bilecek. Öyle kazanında her şey kaynamayacak.

Adam dediğin haysiyetli olacak. ‘Ben erkeğim yaparım!’ demeyecek. Namusun bacak arasında değil yürekle beyin arasındaki o devasa arenada olduğunu bilecek. Sapla samanı karıştırmayacak.

Adam dediğin zeki olacak ve ikinci kez kandırılamayacak kadar da akıllı… Kadınca entrikaları yemeyecek. Bir lafı anlatana kadar kırk deveyi hendekten atlatmayacak. Sen konuşurken yüzüne bakacak! Sustuklarını da gözlerinden okuyacak!

Adam dediğin ağlamaktan korkmayacak. Takılmayacak öyle erkek dediğin safsatalarına. Vara yoğa değil elbette. Ama ağlamanın kadına değil, insana özgü bir davranış olduğunun da bilincinde olacak. Gocunmadan ağlayacak gerektiğinde...

(Devamı yarın)