Bir yakınımızı gecenin 02.00'sinde 39 ateş ve 18 tansiyonla Çekirge Devlet Hastanesi Acil'e kaldırdık.

Allah başımızdan eksik etmesin, doktorlar, hemşireler, diğer personel vızır vızır desem yeridir...

Röntgenler, laboratuvar tahlil sonuçları, adeta havada uçuşuyor.

Biz sarı alandayız...

Allah kırmızı alana kimseyi düşürmesin...

İşte orası tehlike...

Artık yaşamamakla yaşamak arasında kırmızı çizgidesin...

Doktorlar, hemşireler hastalarına bir hayat nefesi olabilmek için koşuşturma içerisinde...

Ne diyelim asık suratlı doktora, hemşireye, personele rast gelmemek beni oldukça mutlu etti...

Bir de kamusal alanda baş örtüsü olmaz diyen tiplerin de ne kadar yanlış bir cümle kurduklarını bir kez daha anladım...

Başı kapalı doktoru da var, hemşiresi de, çalışanı da…

Başı açık doktoru da var, hemşiresi de, çalışanı da…

Kimse de kimseyi ötekileştirmemiş, hastalarını sağlığına kavuşturmak için çabalıyor.

İşleyiş gayet güzel acilde...

Her akşam mı böyle bilmiyorum ama en 45-50 kişi (4 Ekim 02.00 civarı) acilde…

Şimdi bu gözlemleri yazınca kimse devlet hastaneleri başhekimi ya da yöneticilerinin akrabası olduğumu falan zannetmesin...

Ben geliyorum bana göre en önemli konuya...

Bizim hastamızın kolundaki serumun bitmesini, kan tahlilleri sonucunu almak için gezinirken gördüm ki gecenin bu vakti çeşitli sebeplerle şifa aramak için hastaneye gelenlerin abartmıyorum yüzde 90'a yakını şişman hatta bir kısmı da obez diyebileceğim insanlardan oluşuyor...

İşte hastalıkların anası denilen bu obezite

biliniyor ki

kalpten strese,

mideden karaciğere kadar tüm organların ortak düşmanı...

Bu ortak düşman artık bir nesli tehdit eder hale geldi.

Bir de hareketsiz bir toplum olduğumuz düşünürsek…

Herhangi bir şekilde hastanelere şifa aramaya gittiğimizde bulacağımız şifayı geciktiren en büyük etkenlerden en önemlisi bu koca koca göbekler...

Kim bu lafı atalarımıza atfettiyse halt etmiş...

Yemeğin salçalısı,

erkeğin ya da kadının kalçalısı…

Bırakın bu hurafeleri...

Böyle bir anlatımın ne dinde ne de bilimde yeri yok...

Gayrısını siz düşünün...