Her yıl büyük bir sevinç ve coşkuyla kutladığımız 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı bu yıl evlerden çocuk sesleriyle, şiirleriyle yankılanacak.

Cadde ve sokakların süslendiği, ağaçların gelin gibi süzüldüğü, çiçeklerin, börtü böceklerin bile özgürlüğünü kutladığı, bayram sabahı kuşların ayrı güzellikte şakıdığı, sevilmenin anlamını, kendilerine armağan edilmiş günün hazırlığını o minik ama derya deniz olan yüreklerindeki heyecanı anlatmanın yolu yok.

Her birinin kanat takmış birer melek olduğu çocukların bayramını bu yıl özgürce kutlayamamanın burukluğunu ifade etmekte zorlanıyorum.

Kendi çocukluğum aklıma geliyor ve okulum gözümde canlanıyor.

Şiir seçmeleri, yarışma telaşı, Anadolu'nun kendine has kültürel özelliklerini taşıyan kıyafetleri giyme sabırsızlığı, yumurta tokuşturma, en güzel şarkıyı kim söyleyecek, bando takımında olmalıyım, en gür en manalı şiiri ben okumalıyım.

Öğretmenden bayram sonu aferini aldın mı, senden daha mutlu bir öğrenci yoktur sanırım!

Ahh çocukluğumun kara tahtası, beyaz yakası, siyah önlüğü...

Karanlık günlerden aydınlığa çıkışımızın ifadesi olsa gerek...

İleri daima ileriye bakacak olmanın kaynağı çocuklara verilen misyonla anlatılmak istenmiş!

23 Nisan 1921’de kutlanan bayramın ilk adı ‘23 Nisan Milli Hâkimiyet Bayramı’dır. O gün Atatürk bayramın adının "Hâkimiyet-i Milliye ve Çocuk Bayramı" olarak kabul edilmesini önerir.

Peki neden "Çocuk Bayramı"?

Atatürk'e göre, "Çocuk sevgisi insan için bir ihtiyaçtır."

Başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Cumhuriyetimizi kuranlar, bu Cumhuriyeti sevgi ve dürüstlük üzerine kurdular. Emperyalizme karşı bir sevgi Cumhuriyeti kurdular. Onlar, Yurtlarını sevdiler, Uluslarını sevdiler, Bayraklarını sevdiler, Çocukları sevdiler, gençleri sevdiler ve onlara güvendiler.

Bir milletin esaretten kurtulmasına önderlik etmiş bir komutan başarıları ve sonrasında koyduğu hedefleri ile ancak bu kadar ölümsüzleşebilirdi.

O tüm insanlar gibi hüzünlenen, sevinen, seven, sevilen, ağlayan, gülen, espri yapan, duyguları olan bir insandı.

Kesilen iğde ağacının ardından ağlayan, doğa sevgisi ve çocuk sevgisi ile dolu bir insan.

Hasan Rıza Soyak, Atatürk'ün çocuk sevgisini "Atatürk ve Atatürk'ün Hususiyetleri" kitabında şöyle anlatır:

“Atatürk çocukları çok severdi. Onun dilinde çocuk sevgi demekti.

Sevdiklerine hangi yaşta olursa olsun 'Çocuk' diye seslenirdi.

Bir gün yanına gittiğim zaman Ülkü'yü yine büyük Ata'nın yanında bulmuştum, şakalaşıyorlardı. Çocuk katıla katıla gülerek O'nun altın sarısı saçlarını çekiyor, burnuna yapışarak ara sıra yumuk elleriyle yüzüne tokatlar indiriyordu.

Bir aralık bana baktı. Gök mavisi gözleri sevgi ve neşeden ışıl ışıldı. ‘Çocukluk ne güzel şey, çocuklar ne sevimli, ne tatlı yaratıklar değil mi? En çok hoşuma giden halleri nedir, bilir misin?

İkiyüzlülük nedir bilmemeleri, bütün istek ve duygularını içlerinden geldiği gibi açıklamalarıdır” dedi.”

Yazımı Atamın "Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır" sözüne vurgu yaparak tamamlarken, kocaman yürekli miniklerimize çok sevdikleri 23 Nisan şiiriyle seslenmek istiyorum...

 

23 NİSAN BİR ARMAĞAN

 

Sanki her tarafta var bir düğün.

Çünkü, en şerefli en mutlu gün.

Bugün yirmi üç Nisan,

Hep neşeyle doluyor insan.

 

İşte, bugün bir meclis kuruldu,

Sonra hemen padişah kovuldu.

Bugün yirmi üç Nisan,

Hep neşeyle doluyor insan.

 

Bugün, Atatürk'ten bir armağan, 

Yoksa, tutsak olurduk sen inan.

Bugün yirmi üç Nisan,

Hep neşeyle doluyor insan.

                         (Saip EGÜZ)

 

Sevgiyi yüreğinde hisseden ve ikiyüzlülük nedir bilmeyen her yaştan çocuğa selam olsun. Neşeyle dolun, sevinin, evde de olsanız şiirlerinizi okuyun, şarkılarınızı söyleyin.

Türk Milletinin ilk ulusal bayramı olan, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız sizlerle devam edecek ve sizlerle sonsuz kalacak. Bayramımız kutlu mutlu olsun.