Çocukluğum muydu bayramları güzelleştiren, yoksa bayramlar mı daha güzeldi eskiden? Yeni bir şeyler almak mıydı bizi mutlu eden, yoksa yeninin kıymetini mi bilirdik biz eskiden? Eskiden bayramdı, şimdi ise sadece tatil. Bayramlar çocuklar içindi de, biz mi büyüdük? Yoksa gerçekten de kaybettiğimiz değerlerin arkasından üzülmekten başka çaremiz mi yok? 
Siz de derin bir ah çekip, "Nerede o eski bayramlar" diyenlerdenseniz, biraz hatırlayalım, biraz da hatırlatalım istedim... 
Çok eskiden bayramlarda eş, dost, akraba, komşu ziyaretleri yapılır, iade-i ziyaretler beklenirdi. Mis gibi ütülenmiş, kolalanmış, tertemiz mendiller torunlar için hazırlanırdı. 
Arife gecesi yeni pabuçlarla beraber uyunurdu, annenin tüm kızmalarına aldırmadan, gizlice... Çocukluk ne güzel, hele o zamanda, sokaklar cıvıl cıvıldı, çocuklar her kapıda “Bayramınız mübarek olsun yengeciğim, amcacığım!” der çantalarını şekerle parayla doldururdu. Saydıkça coşardı akşama kadar… 
Yine bayram günü baba evinde toplanılırdı, o zaman, yine ayrı bir sevinç, bir yandan kardeşler, bir yandan yeğenler, annelerin gözleri sevinçten dolu dolu, bütün, en büyüğünden en küçüğüne yavrular, torunlar etrafta, içlerinde, yüreklerinde hiç bitmeyen dua: “Ya Rabbim, bu bayramlara yine kavuştur bizi.”
Biraz misafir ağırlanır, biraz hazırlanılır, kardeş kardeş hep beraber ailece çıkılırdı komşuları, dostları ziyarete, ne kapı kapalı dururdu ne telefon sesi biterdi…
Mahalleli hazırlığını yapardı önceden. Bozuk paralar, şekerler kapının yanında hazır bekletilirdi. Büyükşehirlerde sokakta hazır beklerdi bayram salıncağı, gıcır gıcır sesi duyuldu mu, koşar sıraya girerdi çocuklar. Dünyanın en büyük lunaparkına gitmiş kadar eğlenirlerdi. Öyle jetonla, elektrikle falan değil, sadece salıncakçının gücüyle çalışacak kadar da samimiydi, bizdendi seyyar salıncak.
Seyyar salıncaktan inen çocuklar, çatapat, kızkaçıran cephanelerini toplar, sokaklarda 'fıiçuuuyyyvv' sesleri yankılanırdı.
Bayramdan günler önce atılırdı tebrik kartları, postaneler dolar taşardı. Sevgililer, hediyelerini, mektuplarını aracılarla elden gönderirlerdi gizlice. 
Sabrı olan telefon sırası beklerdi, 1 dakika sesini duyabilmek için. Samimiyetsiz toplu bayram mesajlarından önce, büyüklerin ellerinden öpmek topluca bayramlaşmalar vardı. 
Kahveler, tatlı sohbetlere vesile olurdu. Komşuluk vardı çünkü. Yan yana kapılarda yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmesin diye paylaşılır, komşunun tabağı asla boş gönderilmezdi geri.
Bayramda fırıncılar ve gazeteciler bile çalışmazdı. Tek bir gazete çıkardı; Bayram Gazetesi. Farklı görüşler birlik beraberlik içinde olabilirlerdi bayramda, tek bir gazetede.
Eski anılarınızı gülümseyerek hatırladığınız ama en az onlar kadar sevgi dolu sağlıklı bayramlar yaşamak dileğimiz...
Ramazan Bayramı’nı geride bıraktık. Önümüzde Kurban Bayramı var… İnşallah Kurban’da eski bayramların tadını alabiliriz umuduyla…
Günün Sözü:
“Her DUA nasibine, her NASİB vaktine esirdir.