Muammer KAVŞAK

Yenişehir İlçe Müftüsü

Şükür nimetlerin Allah’tan geldiğini bilerek dil ile de hamd etmektir. Allah’ın emirlerini yapmak, yasaklarından sakınmak da şükürdür. İnsanları irşad etmek ve hidayetine vesile olmak şükürdür.

Allah’ın verdiği nimetleri yerinde kullanmak şükürdür. Şükür, nimeti değil, nimeti vereni görmektir. Nimeti vereni bilip gereğiyle amel etmektir. Bu amel de kalp, dil ve diğer azalarla olur. Kalp ile iyiliğe niyet edilir. Dil hamdeder, şükreder. Uzuvlar ise verilen nimetleri yerli yerinde kullanarak şükreder. Gözün harama bakmaması şükür, dilin kötü sözlerden kaçınması şükürdür.

Şükür, verilen nimete kendini layık görmemektir. Şükür İslâm’a uymaktır. Şükür Allah’ın ihsanını anarak ihsan edeni övmektir. Şükür, eldeki nimeti yok olmaktan kurtarır, hem de yeni nimetlere kavuşturur.Rabbimiz, şükrün karşılığı olarak bol bol nimet verir. (Fatır Suresi 30) İşte bu hayvanları şükredesiniz diye istifadenize verdik. (Hac Suresi 36)

sukur-1

Allah-u Teala çeşitli nimetler verdiğini fakat şükredenlerin az olduğunu, az şükredildiğini bildiriyor (Secde suresi 9 -Sebe suresi 13 – Araf suresi 10 – Mülk suresi 23) Bizim ibadetlerimizin her biri birer şükür ifadesidir. Namazı dosdoğru kılan, Allah’ın nimetlerine şükretmiş sayılır, kılmayan ise nankörlük yapmış olur. Çünkü hadis-i şerifte “namaz şükrün bütün aksamıdır’’ buyrulmuştur.

İnsanların Allah’a şükretmesine sebep olan nimetler:

1-Allah insanı iman nimeti ile şereflendirmiş ve Müslüman adını vermiştir.

2-Allah insanı en güzel şekilde yaratmış ve akıl nimetini vermiştir.

3-Rahmetinden dolayı peygamberler ve kitaplar göndererek insanlara mutluluk yolunu göstermiştir.

4-Sayısız nimetler vererek beslenme ve barınma imkanını bahşetmiştir.

5-Dini emirlerde kolaylık prensibini koymuştur. Tevbe etme ve bağışlanma kapılarını açmıştır.

6-Bir aile yuvası içinde yaşama imkânı vermiştir.

Hastane personeli Hemşireler Günü’nü hastalarla birlikte kutladı Hastane personeli Hemşireler Günü’nü hastalarla birlikte kutladı

Şükredenlere ahirette mükafat, nankörlük edenlere de ceza verilecektir. Nimete karşı nankörlük şeytanın emrine girmektir.

Peygamberimize (s.a.s) Hz. Aişe’nin “Ya Rasulallah gelmiş geçmiş bütün günahların bağışlandığı halde niçin sabaha kadar namaz kılarsın?’’ dediğinde cevaben “şükreden bir kul olmayayım mı?’’ buyurması bizler için bir örnektir.

1-Şükür bizlere Allah’ı bilmeyi ve tanımayı kazandırır.

2-Şükür bizlere Allah’ı sevmeyi kazandırır.

3-Şükür Allah’ın nimet verici olduğunu hatırlatır.

4-Şükür bizi Rabbimize yakınlaştırır.

5-Şükür nankör olmayı engeller.

6-Şükür acizliğimizin ifadesidir.

Oruç, zenginle fakire aynı açlığı tattırarak verilen nimetin kıymetini bilmeyi öğretir. Zekat, verilen nimeti verenin emri için fakire vermekle şükretmeyi öğretir. Allah bizleri şükreden kul ve Rasulüne ümmet olarak yaşatsın. Kıyamette de en büyük unvan olan ‘’KUL’’  ünvanlıyla şereflendirsin..

YILDIRIM_KÜLLİYE_-_panoramio_-_HALUK_COMERTEL

YILDIRIM KÜLLİYESİ (Özgün Yazı)

AYŞE BAYDAR

Kur’an Kursu Öğreticisi

Yıldırım Külliyesi, Yıldırım Beyazid tarafından 1390'lı yıllarda yaptırılmış Bursa'nın en görkemli anıtlarındandır. Osmanlı Devleti'nin mimarlık ve yapı anlamında bir devlet kültürünü, sanat tarihine geçecek nitelikte üslup bütünlüğünü yarattığı ilk önemli yerdir.

Cami, medrese, imaret, hamam ve dârüşşifâ ile sonradan Süleyman Han tarafından yaptırılmış olan Yıldırım Bayezid türbesinden oluşur. Türbenin mimarı Hüseyin oğlu Ali'dir. Günümüze külliyeden cami, medrese, darüşşifa, hamam ve türbe olmak üzere beş yapı sağlam olarak gelebilmiştir. Külliyenin bir parçası olan

Dârüşşifâ, Osmanlı mimarisindeki ilk hastane binasıdır. Yıldırım Külliyesi; "Beylik"ten "Devlet"e geçişin en önemli göstergelerindendir. Cami, kesme taşlarla inşa edilmiştir. Harim, orta avlu, orta avlunun iki yanında birer eyvan ile eyvanların kuzey ve güneyine yerleştirilmiş ikişer tabhane mekânından oluşur. Bursa kemeri olarak adlandırılan kemer şekli, ilk defa bu camide uygulanmıştır. Caminin kuzeydoğu ve kuzeybatı köşelerinde yükselen minareler yıkılmıştır. Günümüzde, yapının batı cephesinin kuzey ucunda yer alan minare sonradan inşa edilmiştir.

Medrese, camiden 80 metre aşağıdaki bir düzlükte yer alır. Ortası bahçeli önü kapalı ilk Osmanlı medresesidir. Bu medresede Molla Gürani, Seyyid Ali Acemî, Fudayl Çelebi, Şeyhülislâm Abdülkadir Şeyhî Efendi, Ebussuud Efendi Hoca Sadeddin Efendi gibi tanınmış âlimler ders vermiştir. Medreselerin kapatılmasından sonra bakımsız kalarak harabeye dönen yapı 1948'de Sıhhiye Vekâleti tarafından onarılıp dispansere dönüştürülmüştür. Darüşşifa, Osmanlı mimarisinde ilk hastahane binasıdır. Külliyenin vakfiyesinden hastahanede üç tabip, şerbetçiler, eczacılar, bir ekmekçi ve bir aşçının çalıştığı, maaşlarının vakıftan ödendiği, diğer masraflar için de para ayrıldığı öğrenilmektedir. Yapı, bir süre baruthâne ve silah deposu olarak kullanılmış, bu nedenle etrafındaki mahalle "Baruthane" olarak anılmıştır. Harabe halinde iken 1990'lı yıllarda restore edilen yapı, günümüzde Göz Hastanesi olarak kullanılır.

Hamam; soğukluk, ılıklık, sıcaklık ve iki halvetten meydana gelir. Günümüze sağlam olarak gelmiştir. Yıldırım Bayezid'in türbesi, Osmanlı mimarisinde ilk revaklı türbedir. Timur'un esiri iken Akşehir'de ölen Sultan Yıldırım Bayezid'in cenazesi Emir Süleyman Çelebi tarafından yaptırılan bu türbeye getirilmiştir. Türbe içinde Yıldırım Bayezid’in sandukası dışında oğlu İsa Çelebi’nin sandukası da yer alır.

HZ. HATİCE (Sahabe Hatıraları Yazısından)

 Peygamber efendimizin, ‘’Allah bana ondan hayırlısını vermedi’’ dediği Hz. Hatice’nin Peygamber Efendimize olan imanı, sevgisi ve desteği hiç kimsenin desteği ile bir tutulamayacak kadar üstündü. Hatice (r.a) Hz. Muhammed’in, tüm peygamberlere vahiy getiren melek Cebrail’i gördüğünü öğrendiği an tam bir teslimiyetle, ‘’Ben senin Allah’ın Resulü olduğuna şahitlik ederim’’ diyerek Müslüman oldu. Böylece Hz. Hatice, Hz. Muhammed’in peygamberliğine herkesten önce inanmış ve İslam’la şereflenen ilk kişi olma üstünlüğünü elde etmişti. Kureyş’in bu soylu ve zengin tüccar kadını neredeyse tüm malını mülkünü İslam’a ve Müslümanlara feda etmişti. Hayatının son demlerini, Ebu Talip mahallesinde muhasara altında, açlık ve yoklukla mücadele etmeye terk edilmiş haldeki Resul-i Ekrem ve Müslümanlarla omuz omuza geçirdi. Peygamber Efendimizin ona duyduğu muhabbet hiç azalmadı. Öyle ki, Hatice’nin bu ümmetin en hayırlı kadını olduğunu söyledi ve ismini Hz. Meryem ile beraber zikretti. Hz. Hatice’nin Peygamber Efendimiz ile evliliği yirmi beş sene sürdü. Bu evlilikten Kasım, Zeynep, Rukıyye, Ümmü Gülsüm, Fatıma ve Abdullah dünyaya geldi. Peygamber efedimizle evlendiğinde bir rivayete göre kırk, bir rivayete göre de yirmi sekiz yaşında olan Hz. Hatice validemiz, henüz hayatta iken Cennetle müjdelenen sahabilerden biriydi.

SOSYAL MEDYA AHLAKI (Kitap Alıntı)

Varlık, bilgi, hukuk ve özellikle ahlak alanına dair ifade edilen menfi yansımaları sebebiyle sosyal medyayı hayatımızdan tamamen uzaklaştırmak mümkün olmadığı gibi esasında doğru ve tutarlı bir yaklaşım da değildir. Bu itibarla, sosyal medyanın kullanımıyla alakalı hukuki çerçeveyi belirleyen yasal mekanizmanın yanı sıra güçlü bir bilincin inşası elzemdir. Bilhassa, Yüce Allah’ın tüm zaman ve zeminlerde bizi murakabe ettiğinin bilinciyle şekillenen bir otokontrol sistemini geliştirmek; hakikat dünyasından kopmadan, sanal ortamlara mahkûm olmadan asil bir yaklaşımı kuşanmak gerekmektedir. Aksi halde günümüz insanının sosyal medya mecralarında zaman ve mekân bilincinden yoksun bir şekilde hızlıca gerçek yaşamdan kopması ve yeryüzü sorumluluğunu unutması kaçınılmaz olacaktır.

     Hayata geçirilecek gerçekçi, sürekli ve yapıcı bir eğitim, bilgilendirme ve rehberlik faaliyeti neticesinde ulaşılacak etkin bir farkındalık, yüksek bir bilinç ve anlamlı bir idrak ile sosyal medya ideal bir konumda ve fonksiyonda tutulmalıdır.

YUNUS EMRE DİVAN

Dirildük bınar olduk irkildük ırmag olduk

Akduk denize tolduk taşduk el-hamdüli'llâh

Dirildik pınar olduk, irkildik ırmak olduk,
Aktık denize dolduk, taştık elhamdülillah.

Editör: Ezgi Özdaş