Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de bu gerçek şöyle dile getirilmiştir “İşte böylecesizi, insanlara şahit olasınız, Peygamber de size şahit olsun diye vasat bir ümmet yaptık”(Bakara, 2/143).Ayette kastedilen vasat ümmet:sırat-ı müstakim (doğru yol) üzere olan, her türlü sapıklık ve aşırılıktan kaçan, bütün davranışlarında dengeli ve sağduyulu toplum demektir. İtidal; ifrat ve tefrit olarak adlandırılan iki aşırı tutum arasındaki ölçülü hale denir. İfrat,bu ölçünün aşırıya kaçması, tefrit ise çok az olmasıdır. Mesela, malı gerektiği kadar kullanmak itidal; saçıp savurarak israf etmek ifrat, zekat ve sadakasını vermeyerek cimri olma da tefrit durumudur.İslam’dan önceki dönemlerde Yahudiler ifrat derecesinde dinden uzaklaşıp dünyevileşmişler, Hristiyanlar ise dünyaya tamamen sırt çevirip ruhbanlığa dalmışlar, tefrite düşmüşlerdir.

SINIRI AŞANLAR!...

Yahudi ve Hristiyanlar aynı tutumu peygamberlerine karşı da göstermişlerdir. Bazılarını ifrata saparak ilah seviyesine çıkarmış, kimini de tefrite düşerek öldürmüşlerdir. (Tevbe/31) Söz dinlemedikleri ve sınırı aştıkları için de lanete uğramışlardır. (Maide/78)

İtidal, yaşamın her yönünü ilgilendiren bir kavramdır. İnançta ve ibadette itidal, Allahve Resul’ünün emrettiği şekilde inanmak ve ibadetleri yapmaktır. Hz. Peygamber dünyadan uzaklaşarak kendilerini gece gündüz ibadete adayan üç sahabinin haberini alınca onları yanına çağırmış “Benim sünnetimden yüz çeviren benden değildir” buyurarak uyarmıştır. Bir başka rivayette “Allah’ın en sevdiği amel az da olsa devamlı olandır” sözüyle istikrarlı olmak tavsiye edilmiştir.

Allah Teâlâ kulları için çeşitli imkanlar, sayısız nimetler vermiştir. Verilen bu nimetlerin ölçülü kullanılması gerekmektedir.

MALININ TÜKENMESİNDEN KORKAN

Bir kişinin “Yemek mubahtır” deyip fakirleri ve kendi sağlığını düşünmeksizin çok yemesi; “Uyku mubahtır” düşüncesiyle ailesini, günlük hayatını ve geçimini ihmal edecek derecede sürekli uyuması; çevresinde ihtiyaç sahipleri varken lüks içerisinde yaşayıp, markalar ve reklamlara aldanıp dünyevileşmesi ve manevi hayatını ihmal etmesi ifrattır. Malının tükenmesinden korktuğu için zekat vermeyip cimrilik yapmak;uykuyu, yemeği terkederek sağlığını tehlikeye sokacak şekilde çalışmak ise tefrittir. Asıl olan gereği kadar uyumak ve yemek, ahiret hayatını göz ardı etmeden çalışmak, her şeyin hakkını vermeye gayret etmektir. Bunun dışındakiler aşırıya kaçmak ve Allah’ın belirlediği sınırları zorlamaktır. Kişi orta yolda olduğu sürece vasat olma hali onda olgunlaşır ve karakter haline dönüşür. İşte o zaman fazilet sahibi olur. Fazilet sahibi insanların oluşturduğu erdemli toplum da Allah Teâlâ’nın rızasına uygun yaşayan vasat ve örnek ümmettir. (Halime Gül / Yenişehir Vaizi)

DALGA DALGA İYİLİK

Evde tatlı bir telaş başladıysa, kolilere erzakla, zarflaraparalar yerleştiriliyorsa gelmiş demekti Ramazan... Babası bu kolileri arabasınıniçine  atıp, hemen alt sokakta oturan ihtiyaç sahiplerinegötürecek, o da arabanın arkasında, olup biteni anlayamadan seyredecekti.Henüz çok küçüktü ama şimdi kırklı yaşlarında,geriye dönüp baktığında, bunların ne büyük erdemler olduğunu anlıyordu.Sadece Ramazân’da mı? Hayır, her zamanbu yardımlarıyapardıbabası.Kiminparaya ihtiyacı olsa ona gelir ve hiç eli boş dönmezdi. İkâmet ettiğı sokağın çocukları onun sayesinde dahakarpuzçıkarçıkmaz karpuz yerler, o da  bunu huzur ve tebessümle seyrederdi.

Sadece insanlara mı?O hayvanlara da özen gösterirdi. Bahçesine giren zararlı böcekleri itinaylâ toplar bir yerde biriktirir sonra da onları ağaçlık bir alana götürüp bırakırdı. Bahçelerindeki sevimli köpek Tomi de hayvanlara merhamet nazarıyla yaklaşan sahibini görünce mutluluktan uçardı.Arabasının bagajına koyduğu yiyecekleri, dağ başlarındaki hayvanlara götürür bir taraftan onlar yiyecekleri yerken o da bagajda her zaman hazır bulundurduğu seccadesini çıkarıp şükür namazı kılardı.Kendine de iyilik eder günahlardan olduğunca uzak durmaya çalışırdı.Gece namazları eksik olmaz, camilerden uzak kalamazdı.Nitekim böyle huzurlu geçen ömrü bir Haziran ayında Hakka yürümesiyle son bulmuştu.Şimdi ise hayattayken dilinden düşmeyen o çınarın altında yatmakta. Hep söylediği gibi; "Benim asıl yerim şu koca çınarın altında." (Fatma Karaman / Osmangazi Müftülüğü)

EN GÜZEL İSİMLER: el-AZÎZ

Cenab-ı Hakkın yüce isimlerinden olan el-Azîz; kelime kökü olarak“İzz ve Azze” fiilinden türemiş bir sıfat olup “güç, kuvvet, üstünlük, şan, şeref manalarına gelir. el-Azîz olan Allah, aşınmaz ve aşılmaz, tek ve yegane güç ve kuvvet sahibidir. Varlık, varlığındaki izzeti, şerefî  el-Azîz olan Allah’tan bilir. Çünkü varlık yokluktan üstündür.Var olmak bir üstünlük ve şereftir. Bu üstünlüğü, şerefi var eden el-Azîz ismi celili ile yüce  Allah 'tır.Hz. Yusuf'u kuyudan çıkarıp  mûbarek  ismi şerifi ile Mısır'a azîz yapan el-Azîz ne yücedir.

NE OKUYALIM?

MAHREMİYET BAĞLAMINDA SOSYAL MEDYA VE AİLE

Ailenin temelini, mahremiyet, sadakat, güven, merhamet ve sevgi gibi değerler oluşturur. Modern zamanlarda toplumun temel taşı olan ailede mahremiyetin günden güne zedelenmekte olduğu görülmekte ve aile, onu kökten sarsan etkenlere hedef olmaktadır. Eser, sosyal medyanın yanlış kullanımı ve nasıl kullanılması gerektiğine vurgu yapan, özel alanların sınırsızca ve ahlak ilkelerinden yoksun bir şekilde ifşa edilmesinin mahremiyete ve en çok da aileye verdiği zararlar üzerine değerlendirmelerin yapıldığı forumda yer alan sunumlardan oluşan değerli bir eserdir. 2020 yılında 4. baskısı yapılan eser, 112 sayfadan oluşup komisyon tarafından kaleme alınmıştır.

BİR SORU BİR CEVAP

Şeker hastalarının uyguladıkları insülin iğnesi orucu bozar mı?

Ağrı dindirmek, tedavi etmek, vücudun direncini artırmak, gıda vermek gibi amaçlarla enjeksiyon yapılmaktadır. Gıda ve keyif verici olmayan enjeksiyonlar, yemek ve içmek anlamına gelmediklerinden orucu bozmazlar. Ancak gıda ve/veya keyif verici enjeksiyonlar orucu bozar (DİYK 22. 09. 2005 tarihli karar). Şeker hastalarının kullandıkları insülin iğnesi bu nitelikte olmadığı için orucu bozmaz.

DERVİŞ HİKAYESİ

Evveli bir varmış bir yokmuş bir derviş ile bir kocakarı varmış. Derviş her gün kocakarının evine gelir: “Koca nine! Herkes eder, kendi kendine eder, yine kendi kendine eder” der dururmuş. Kocakarı bu dervişten bıkmış usanmış.

“Usandım şu dervişten! Bir kurtulsam!.” dermiş. Günlerden bir gün bir katmer yapmış. İçine ağu koymuş: “Şunu şu derviş müsveddesine yedireyim de görsün böyle tak tak ötmesini.” demiş.

 gün derviş yine gelmiş: “Ben geldim koca nine. Herkes eder kendine eder, yine kendine eder.” demiş. Kocakarı ağulu katmeri dervişe vermiş.

Derviş yine: “Koca nine herkes eder, kendine eder, yine kendine eder.” demiş ve çıkıp gitmiş. Gide gide bir yere varmış. Orası askerlerin geldiği yer imiş. Oysaki kocakarının askerde bir oğlu varmış. Tezkere ile geliyormuş. O kadar acıkmış ki, açlığından karnı zil çalıyormuş.

arşısına eli çıkınlı gelen dervişe: “Ne olur derviş amca?” çok açım, elindeki ekmeği ver.” diye yalvarmış. Derviş de ağulu katmeri vermiş. Oğlan ekmeği yedikten sonra vücuduna bir fenalık gelmiş. Kendisini eve zor atmış. Eve gelince “sırı dikme” gitmiş.

Anası “Ne oldu oğlum, sana ne oldu?” diye dövünmeye başlamış. Oğlan: “Çok acıkmıştım. Karşıma bir derviş geldi. Elindeki katmeri istedim. O da verdi. Katmeri yedim. Oysaki katmer zehirli imiş. Ölüyorum.” cevabını vermiş Anası: “Ah benim yavrucuğum! O katmeri ben yaptıydım, dervişi zehirleyem diye.

Şimdi ne oldu” diye çırpınmaya başlamış. Oğlan ölmüş. Kocakarı dizlerini dövmeye, saçını başını yolmaya başlamış. Fakat elden ne gelir? Olan olmuş bir kere Dervişin dediği doğru değil mi imiş? Derviş ona: “Koca nine!” Herkes eder, kendine eder, yine kendine eder.” Dememiş mi? Koca nine kendi kendine etmiş. Ebu cehil kazdığı kuyuya kendi düşer derler. Koca nine de kendi kazdığı kuyuya kendisi düşmüş.

20 NİSAN2021SALI

8 RAMAZAN 1442

İnternet haber sitelerine Basın İlan dopingi İnternet haber sitelerine Basın İlan dopingi

Bursa Namaz Vakitleri

 

İmsak                   04:40

Güneş                  06:12

Öğle                      13:08

İkindi                     16:52

Akşam                  19:54

Yatsı                      21:20

 

Bir Ayet

Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır. ﴾Rûm, 30/21﴿

Bir Hadis

Bu hastalığın bir yerde çıktığını işittiğiniz zaman oraya girmeyiniz. Hastalık sizin bulunduğunuz yerde çıkmış ise ondan kaçmak için sakın oradan dışarı çıkmayınız! (Buhârî, Tıb, 30)

Bir Dua

"Rabbim! Beni, ana babamı, iman etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla. Zalimlerin de ancak helâkini arttır." (Nuh 71/28)