Dâvud (A.S.):

— Ey Rabbim. Sana âşık olanlar kimdir? dedi

Hak Taâla Hazretleri buyurdu:

— Bana aşık olanlar, gönülleri saf (duru) olanlarla

benim muhabbetimle yananlardır. Ben de onların gönüllerini kudret elimle dilediğim tarafa döndürürüm.

Tefekkür:

Gönül yurdunu bu yüzden hep temiz tutmak gerek. Bir gönül başka bir gönlün ahvalini bilmeli, onu kırıp dökmemeli. Madem ki saflıktır, temiz duygulardır ırakları yakın eden; düşmanları dost eden, o vakit gönül gözünü, kalp gözünü açan şeylerin içerisinde; kibrin, hasedin, enaniyetin yeri olmadığını bilinmeli.

Kalbi saflaştırmak, kirden uzak tutmak isteyen gönül sahipleri hiçbir zaman kalbi kırık bir gönlün zanlısı olmamalı yada gönlü dünyalık emellerin karargahı olmamalı.

Hak Taâla Hazretleri buyurdu:

— Ey Dâvud! Benim hâzinem ezik ve yaralı gönüllerdedir.

Ağlamadığımız günleri zarardan sayarız. Gözümüzden düşen her bir damla gözyaşı Rabbimizin katına engelsiz, araçsız ulaşan bir binek gibidir. Gözü yaşlı hüzünlü bir gönül, hüznü sürdüğü sürece asıl hüviyeti olan adem vasfındadır yani insandır..Kalbi kırık bir gönül lanet okusa, beddua etse yaşadığı hüznün acısına karşılık başka bir kişinin acısı ve gözyaşı ile acısını kısas etmiş olmaz mı?

Haklı olarak ettiği dua yerini bulur bulmasına da sonradan bu yaptığı bedduadan pişman olup "keşke beddua etmeseydim " demesi kişiyi vicdanen yıpratır. O zaman ne önemi kalır gözyaşının, ne anlamı kaldı "Rabbim sen halimden haberdarsın, senden geleni sana şikayet edemem" diye nida etmenin.

Bütün ümmetlerin peygamberleri kavimleri tarafından maruz kaldığı zulüm sonrasında Allah 'tan kabul olunmuş bir dua hakkı vardı ve bu haklarını dünyada iken kullandılar. Yaratılmışların en şereflisi Peygamber Efendimiz (sav) ise kavmi tarafından sayısız eziyete maruz kalmasına rağmen halkına beddua ile karşılık vermekten sakındı, kabul olunmuş dua hakkını ahirette ümmetinden günahkar olanlarının bağışlanması (şefaat) için ahirete sakladı.

Eğer ki gönlünüz kırıkken bir dua edecekseniz bunu lanet okuma, beddua ile değerlendirmek yerine Allah'tan daha hayırlı, O'nun razı olacağı şeyleri istemekten yana kullanın. Bu hal salih kimselerin, velilerin halleridir. Peygamberimiz bunu yaptığı için onun sünnetidir.

En samimi en içten sözler kalbi kırık bir gönül sahibinin gönlünden çıkar. Bu yüzden gönlümüzü temiz tutmaya gayret göstermeliyiz.

Dememiz o ki güzel kardeşlerim;

Gönlümüzün bir değeri var ve biz bu değeri de çoğu zaman hüzünlü hallerimizdeki yakarışlarımızla anlıyoruz. Mutlu bir gönülden, tasasız bir gönülden ne kadar samimi kelamlar dökülebilir ki?

Hüzünlü hallerinizin nöbetçisi olun, ola ki azda olsa misafir olduysa hüzün ve gözyaşı, bu hali fırsata çevirip Allah'tan muhabbet sevgi ve O'na yakınlık dileyin.

Hüzünlü hallerimizden istifade etmek bir tarafa kimsenin gönlünü incitmeyelim.

Gönül gözümüz açık olsun inşaAllah..

Benlikten Allah'a sığınırız.